Tuesday, January 27, 2009

sakin olmak ve sakin kalmak iste butun mesele bu

Etrafimda kim var kim yok anlatip sakinlestirici mesajlarimi aldim.Ama panikimya illa telaslanicam, mideme agrilar girecek, kendimi sıkacam, surekli dusunecem, dusundukce daha cok buyutucem kafamda..
Simdi biz cok hasta oluyoruz ve dolayisi ile cok antibiyotik kullaniyoruzya ve bizim geniz etimiz normalden buyuk ve yuzde yetmis oraninda solunumumuzu engelliyorya, kulaklarimiz su topluyor ve zaman zaman isitme kaybi yasiyoruzya, iste bu sebeplerden dolayi cumartesi gunu geniz etimizi alcaklar. Kolay bir operasyon herkes agiz birligi etmis birsekilde bunu soyluyor, tamam inaniyorum, guveniyorum amaa... ama ama ama acayip stresliyim, ciglik atmamak icin kendimi zor tutuyorum.
Hani ciglik atsam ne faydasi olcak tabi hicbirsey ve yillar sonra kismet olurda oglusum bu blogu okursa yazdiklarima gulup bana-- hani at bakim nasil ciglik atmak geliyordu icinden bi goster-- diye dalga gecicek belkide ama.. ama iste
Nagisim zavallim dakika dakika nerde ne olacak anlatti bana, panik yapma sakin ol diye telkinlerde bulundu, gecen sene onun oglusuda gecirmisti bu ameliyati cunku, hem ayni doktor yapacak ameliyati, guvendigimiz bildigimiz bir doktora teslim edicez taze kurabiyemi... (kizim Yonca sana soyluyom bunlari dusunme hindiler gibi)
Yok iyi gelmedi buraya yazmakda, gun yaklastikca daha cok heyecanlaniyorum sanki
Oglusumun basina geleceklerden haberi yok. Tubitak' in --Hastanede-- diye bir kitabini almistim okuyoruz bazen, anneanneside birazcik anlatmaya calismis -- hani sen cok hasta oluyorsunya doktor amca hastaneye yatirabilir seni iyilestirmek icin- dediginde --tamam biliyorum ama ben hastaneye yatmicam iyilescem ilac mi icince -- demis.
1,5 yasinda ishal yuzunden serum taktiklarinda hastanede yasadigimiz olaylari dusundukce.. dusunmiyim neyse buyuk biraz simdi o halinden, iyi olcak.... iyi olcak..... sorun cikmicak tamam.....

Sunday, January 25, 2009

ah twilight sen ne yaptin!!


Üç seyden emindim.
Birincisi Edward bir vampirdi.
Ikincisi, ne kadar baskin oldugunu bilemesem de onun bu vampir yani kanima susamisti.
Üçüncüsü ise, kosulsuz ve geri dönülemez bir sekilde ona asik olmustum.
Unutmadan yazmaliyim film hakkinda ki dusuncelerimi, zira Yetimhane' den sonra son zamanda izleyip de etkilendigim filmlerden oldu kendisi. Bugunlerde fantastik anlamda ruhumu doyuran film ve kitaplarla karsilasiyorum. Sanirim sansli gunlerimdeyim.

Yaziyi yazarken bir yandan filmin muziklerini dinliyorum. Izledikten sonra uzun bir sure film hakkinda bol bol konusarak etrafimdakileri bayiltmaktan vazgecip azad ettim onlari ve buraya yazmaya karar verdim.Yillar sonra bu yazdiklarimi okuyup hissettiklerimi hissetmek istedim, neden bu kadar etkilendim bilmiyorum. Kitabinin pesinde kosturdum uzun sure hemen ardindan filmi cikti.Belki bir hafta sonra --eh siradan wampir hikayesi idi-- diyecegim kendi kendime ama bu denli etkilendikten sonra bunu soylemek dogru olmaz.

Oncelikle tarz konusunda damarimin tam ortasina bastigi icin belkide benim icin guzeldi.

Bilindik wampir hikayeleri kliselerini kirmisti. Guneste toza donusen bir wampir degil, Bella' nin deyimi ile-- elmas gibi parliyordu--, insan kani ile beslenme durtusunu kontrol edebilmeleri, aile olarak birbirlerine kenetlenmis olmalari, wampir olayina arada sirada esprisel yaklasim sergilemesi ki Edward' in Bella' yi eve ilk getirdiginde ailesinin-- senin sayende mutfagi kullandik-- demeleri gibi sahnelere yer verilmesi de hostu.

Filmi begendimya goklere cikaririm artik...

Ve sanirim en onemlisi ask icin neler yapilabilir sorusuna fantastik de olsa cevap vermesiydi kendine ceken, canavara donusmeyi goze almak, dogan geregi agzin sulansa da bir yudum bile kanindan tadamamak, normal bir hayata elveda demek, olum ile burun buruna yasamak...tamam sustumm
Aslinda filmde Edward ile ilk sahnede -- bu da ne boyle-- die dusunmustum. Garip bakislar, makyaj vs. son dere ilgincti.Baslarda ilginc gelmisti hatta biyoloji dersi sahnesinde Edward' in Bella' yi gordugunde verdigi tepki gulmeme neden olmustu zira bi kusmadigi kaldi kizin ustune ama sonra sevdim her ilginc seyi sevdigim gibi :)
Kardesim filmin sonunda, Alice karakterini sevip sevmedigimi sordu, filmde en cok o karakteri sevecegimi dusunmus, aslinda evet ozellikle son sahnelerde James' in boynunu kirma bolumunde -- iste bu-- dedigimi itiraf ediyorum.
Sonuc olarak iyidi guzeldi ve sanirim birkac sefer daha izleyecegim bu filmi.Hem gorsel hemde ruhsal olarak doyurucu bir filmdi tabi bu turlerden hoslananlar icin soyluyorum.Kesinlikle zaman kaybi ya da husran degildi hatta ben bu kadar yuceltilen filmlerin sonunda husranla sinema salonundan ciktigim icin belkide mutlu mesut ayrildim salondan.
Bu kadar bahsettim korkarim ruyamda da bu film ile ugrasmaya devam edicem.

Thursday, January 22, 2009

siirimsi deneme 3

Yok hayir uyumamaliyim kavusmamali gozkapaklarim
--sevseydin—diyorum boyle olmazdi belkide, --ama sevdim—diyorsun, neden demir gibi
soguk ellerin
sonra hatirliyorum, bin yillik yanlizliga satmistim ruhumu
bu sen degilsin sadece hayalin
issiz bir sokakta yuruyorum, sonu yok gibi duruyor, yurudukce uzuyor
kapilar var hepsi olesiye kapali, isiklar yaniyor sadece pencerelerde, kahkaha sesleri geliyor
evlerden ama ben yanlizim
--usuyor musun?—diye soruyor yanlizlik, caresizce kafami salliyorum
--hepsi ilk baslarda cok usur ama sonra alisirlar—diyor sessizce
ruzgar sesini getiriyor kulagima, guluyorsun
gecede benim ayak seslerim ve yanlizligim yanimda yuruyorum
sadece ben ve o… daha uzun sure hic ayrilmayacak ikili
tipki tutkulu asiklar gibi, kimi zaman ofkeli kimi zaman cilginca sevisen sevdalilar gibi…ben
ve yanlizlik, yuruyorum yanlizligimla basbasa, ruhum ellerinde ve gece sahit sadece
biliyor musun kac geceyi eskittim boylece ama bitmedi cezam, bir ciglik kopuyor
bedenimden, kimse duymuyor ve sen guluyorsun sesini getiriyor ruzgar
o kadar dusundum ki dusumdesin simdi, yerler islak ruhum sırıksıklam
yanlizlik bekliyor kosede
yine –sevseydin—diyorum bu sefer birsey soylemiyorsun, bir zalimin kaleminden cikmis aci
kelimeler gibi suskunlugun
yuzun hala tanidik…tipki seni sevdigim gunlerde ki gibi, hala urkek bakislarin
yanlizligim bekliyor kosede gitmem gerek biliyorsun—ama sevdim—diyorsun
gecenin karanliginda dagiliyor kelimeler tipki hayalin gibi
ben coktan ruhumu sattim bilmiyorsun…
21/01/2009
Yonca







Missing - Rue Du Soleil

Wednesday, January 21, 2009

siirimsi 2

Ve zamanin zamansizliginda caldigim her kapi, actigim her odada ayri bir ben var biliyorum
Dusuyorum soguk sert ruzgarlara uzaklarda senin sesin hic olmadigi kadar yabanci bana
--gel—diyorsun –buradayim—gozlerim karanliktan gun isigina gecerken gibi ki kor
hangi kara gunde kalmisti ruhum ve ne zaman yitirmistim benligimi
kac zaman gecti hala bos odalara bakiyorum belki anilar evet onlari unutmamaya calisiyorum
surada ki kanepede oturup televizyon izliyordun elinde yeni aldigin kitabin kimbilir hangi masal alemine goturmustu seni…
soguk..cok soguk burasi, ellerim artik yoklar
kalbimi sıkıstıran bu aci ne zaman sona erecek
bir hatira var gozumun onunde, sanki gercek gibi o kadar canli, bana verdigin ilk hediyeyi hatirliyor musun o gundeyim simdi, elime tutusturmustun acemice
bir kar kuresi icerisinde sen ve ben dansediyoruz masal aleminde, bulutlarin olduresi yumusakligi var ve uzerimize yagan kar
mutluyuz guluyoruz bir melodi eslik ediyor dansimiza
ve kurenin icindeki bizde gozlerimiz
sonra yine soguk duvarlar,
yanlizligin kucaginda oturuyorum saclarimi oksuyor
–uzulme diyor ikimiz cok mutlu olacagiz—bir cocuk gibi boyun egiyorum soylediklerine ve gozlerimi kapadigimda kulaklarimda yine o melodi ve ben artik o odada degilim
gecmisin sokaklarinda yuruyorum
kaybolup, bulunmamak üzere…
Yonca
20/01/2009

Tuesday, January 20, 2009

siirimsi

Siirimsi bir deneme yaptim kendimce...
Gozlerimi actigimda -nerdeyim- diye dusundum, dogruya hastaneydi burasi
Sen gorundun elinde baharin renkleri ile birsey soylemeden oturdun yanima
-nasilsin- diye sordun gozlerimin icine bakarak
-iyi- mi demeliydim yoksa beni bastiran karabasandan mi bahsetmeliydim
-iyi- dedim sadece, sense gozlerimin icine bakarak -hersey duzelecek- dedin
hersey duzelecek…belkide hakliydin belkide boyle kalacakti bundan sonra
soluk soluga uyanacaktim her uykumdan beni bastiran kabustan kacarak
bir peri masali dilemistim ikimiz icin, sonsuz uzak diyarlarda mutlulukla danseden o insanlarin diyarinda sen ve ben eslik edecektik danslarina
ama simdi nereye donsem kara bir bulut
saclarimi oksadin sonra, beraber aldigimiz koku muydu bu? Hatirliyor musun o gunu acaba?yoksa cok mu uzun zaman gecmisti uzerinden, zamansizlik beni sarmadan once miydi?
hatirlamaya calismak iskence… her seferinde beynimi kaziyan agri
ifadesiz gozlerime bakiyordun hala belkide anlamaya calisiyordun belkide anlatmami bekliyordun ama hicbirsey soylemedin gulumsedin sadece
hava soguk disarda yagmur vardi kalbimse daha da soguktu
hani o ilk tanistigimiz gun vardiya uzerinde cok sevdigim lacivert kazagin kelebekler eslik ederken kalp atislarima, elimi tutmustun
kekse alip goturmeseydi zaman icimdeki herseyi
ve ben…
kendimi tukettim artik, bugune kadar ellerimde biriktirdiklerimi harcadim hunharca, savurdum sert ruzgarlara.. hicbirsey kalmayana dek..
sesin ne kadar tanidik geliyor, eski mutlu gunlerden kalma -neyin var?- diye sordugunda, gozumden akan bir damla yasi siliyordun elinle, bense ayni seyi tekrarladim defalarca..hicbirsey…hicbirsey..hicbirsey
20/01/2009
Yonca
Sevmekden geciyordu yolun ve sen bana rastladin

Thursday, January 15, 2009

bunlardan istiyorumm!!

Sienna Miller tarzi varmis yeni duydum ve ogrendim, ayrica pek bir cahil gordum kendimi bu hatunu --yildiz tozu-- filminden biliyorum sadece. Aslinda ismi tanidik geliyor ama bu hafiza ile arastirma yapmadan hatirlamam cok zor.





Gittigidiyor da buldum bu elbiseleri ve tunik+opak corap ikilisini seven biri olarak dikkatimi cektiler. Kedili falan eve kedi alamiyorum allerji nedeni ile bari bu elbiselerden mi alsam acaba..
En cok en sonda ki hosuma gitti, bakmaya devam ediyim bakiyim siennacim daha neler giyiyormus sevdim bu hatunun sitilini.

öğrendim ki...


Hayat hergun birseyler ogretiyor ve ogrenmem hic bitmeyecek. Biraz uzun ama guzel bir siir bu, kendinizi anlatan satirlar bulacaginiza inaniyorum.

Ellerimde tuttugum balonlari gokyuzune saldim bugun yine ruhum ozgurlugune kavussun diye ve yollara dustum yeni seyler kesfetmeye ve ogrenmeye...


Öğrendim ki...

Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.

Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,

Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...

Güveni geliştirmek yıllar alıyor,

Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...

Hayatında nelere sahip olduğun değil Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...

Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün

Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...

Kendini en iyilerle kıyaslamak değil

Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...

İnsanların başına ne geldiği değil

O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...

Ne kadar küçük dilimlersen dilimle

Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...

Olmak istediğim insan olabilmem

Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...

Karşılık vermek Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...

Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek

Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...

'Bittim' dediğin andan itibaren

Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...

Sen tepkilerini kontrol edemezsen

Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...

Kahraman dediğimiz insanlar

Bir şey yapılması gerektiğinde

Yapılması gerekeni Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...

Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...

Bazı insanlar sizi çok seviyor

Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...

Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz

Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...

Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...

En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...

Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları

Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...

İki insan aynı şeye bakıp

Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...

Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...

Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar

Daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki...

Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...

Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...

Duvarda asılı diplomalar

İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...

Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...

Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...

Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.

Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...

Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,

Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...

Aile hep insanın yanında olmuyor.

Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.

Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...

Ne kadar yakın olursa olsunlar

En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.

Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...

Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.

Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...

Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın

Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...

Şartlar ve olaylar,

Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.

Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...

İki kişi münakaşa ediyorsa,

Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.

Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...

Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.

Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...

Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

ATAOL BEHRAMOĞLU

Monday, January 12, 2009

Yıldız tozu


Sevdiginiz insan icin ne yapabilirsiniz? Tac Mahal tarzi bir saray yaptirmak? Uzak diyarlarda ki ejderhalarla savasip kutsal hazineyi getirmek?Ya da kayan bir yildizi getirmek icin vaatte bulunmak? Evet evet Tristran' in yerinde olsaydiniz bilmediginiz Periler Ulkesi' ne gidip ask icin, ne oldugu hakkinda hicbir fikriniz bulunmadan kayan bir yildizin pesine duser miydiniz? Sanrim hayir :)

Ama Tristran bunu yapti, Duvar Koyu' nde ki ailesini birakip Periler Ulkesinin tanimadigi topraklarinda turlu tehlikelerle karsilasti. Sonunda ne mi oldu? Onu okuyunca anliyacaksiniz.


Coraline masalinin animasyon olarak canlandirildigi haberini okuyunca tanismistim Neil Gaiman ile cok sevdigim ve hastasi oldugum fantastik oykuler yaziyor. Ben Yildiz Tozu ile basladim yolculuga ve diger eserlerini okumak icin sabirsizlaniyorum.Tabi once bulmam gerekiyor.

Internetten arastigimda birkac kitabina rastladim ama cok merak ettigim Sandman serisini bir araya getirip okumak birhayli zor olacak sanirim. D&R da bulmustum Yildiz Tozunu, filmi de varmis yeni haberim oldu en kisa zamanda bulup izlemek istiyorum onu da.

Thursday, January 08, 2009

Terazi lastik jimnastik

Kardesim ve annemler gelicek 14 gun kaldi. Bu film komasina girmek demek gecen sefer stokta ki filmleri bitirememistik. Gecenlerde Nicole Kidman' in oynadigi Birth ' u izleyebildim. Hayal kirikligina ugradim diyebilirim. Iyi bir hikaye gibi gorunmustu ama isleyis tarzlari bence hayal kirikligiydi. Belki sanatsal anlamda biseyler katiyodur ve belki benim sanatsal yonum o kadar kuvvetli degildir diye gecistirdim kafamda ama yine de durup durup dusunuyorum. Daha farkli bir gidisatla guzel bir film olabilirdi diye neyse olan olmus artik.
Birde Anesteziden bahsetmedigimi farkettim. Konu olarak farkli bir konuydu ve oyuncularin performansi cok iyiydi. Oyleki Jessica Alba' nin masum yuzune aldandim son ana kadar. Sonunda gercekler su yuzune cikinca buyuk bir sok yasadim. Film hayali olsa da gercek hayatta orneklerini sık sık goruyoruz. Insanlarin para ugruna neler yapabilecekleri, gercek yuzlerini nasil maskeleyebildikleri, gorunenin aslinda goruneni anlatmadigini, kotu gorunen bir annenin cocugunu korumak ugruna neler yapabilecegini, anneligin ne kadar kutsal oldugunu hatirlatip icimin titremesine neden oldu bu film.
Oglusumu getirin bana ozledim sarilip koklamak istiyorum. Tabi o herzaman ki gibi - tamam tamam yeter bu kadar-- diyecek yine ama olsun.
Bugunlerde okula gitmek istemiyor , dun sabah -- okulu yikicam-- dedi bana, peki dedim bende itiraz etmedigim icin sasirdi yuzume bakti " bu da ne diyor boyle" der gibi. Babasi sinifa biraktiginda yuzunu asiyormus -- ben annemi ozledim, anneme gidicem -- diye halbuki sabahlari evden cikisimiz hep kavga dovus seklinde. Hep itirazlar var;
Uyanmicam ben uyumak istiyorum beni rahat biraksana
Bu vitamini icmek istemiyorum artik
Bu sapka beni rahatsiz ediyo baglamasana ceneme degiyo
Agzimi kapatirken burnumu da kapattin sen ne yapiyorsun?
Bu ayakkabilari giymicem sunlari giyicem
Okula gitmek istemiyorum
Eldivenlerimi giydirmedin
Bugun oyuncak gunu mu?Oyuncak goturmek istiyorum.
Bu kiyafeti giymek istemiyorum fermuari rahatsiz ediyo.
Baska corap giydirseydin uzerinde 25 yazani ben cok seviyom.
Bu tshirtun bogazi beni sıkıyo.
Gibi simdilik aklima gelenler bunlar surekli bir mizmizlik, yakinma hali icerisindeyiz.
Bazen bu tekerleme geliyor aklima --terazi lastik jimnastik, biz size gittik bitlendik, hamama gittik temizlendik dik dik dik-- bazen sesli soyluyorum evde bakiyorum oglusumda ogrenmis bana eslik ediyor.
Zaten cocuklarla ilgili seylere hastayim, gerilim filmi izlemeye gerek yok aslinda --kirmizi baslikli kiz -- masalini oku yeter. Kurt buyukanne ve kirmizi baslikli kizi yemis, sonra karnini acmislar cikarmislar tas doldurup dikmisler, o da su icmek icin nehire egilmis taslar agir geldigi icin dusmus ve bogulmus, bu ne siddet ne celal, aslinda bu masalin buyukler icin gerilim filmi versiyonunu cekebilirler.

Saturday, January 03, 2009

cheesecake ya da peykek... ne derseniz

Hayatimda hic bu kadar cheesecake yememistim. Zaten burada yapan yer yoktu. Son zamanda acilan Ozsut haricinde bir hamburgercinin atak yapmasi uzerine diledigimiz zaman yeme firsatina sahip olmustuk. Ozsut' un cheesecake' i cok guzel ama digeri adini hatirlamadigim bir markaya sahip Chicagonun en unlu cheesecakeimis ama tabi buraya gelen kadar bayatlamis olabilir.Saka bir yana tadini begenmedim fazla beklemisti.
Bir turlu cesaret edemiyordum yapmaya belki kotu yapip bir daha cheesecake yiyemeyecegimden korktum bilmiyorum denemedim iste. Gecen gunlerde niyeti bozup tarif arastirmaya basladim, birbirinden farkli bir suru tarif kafam karisti haliyle. Sonra dergileri karistirirken Sofra dergisinde --kolay cheesecake-- yazan tarifi buldum. Ama tarifte yazan limon jolesini iki gun market market aramak bir ise yaramadi koca sehirde limon jolesi satan biryer yok gibiydi, o tariften vazgectim. Kolay yoldan kurtulamayacagimi anladim ve yedek tarif ile iyi gecinmek gerekiyordu. Kolay tarifte cheesecake in pismesi gerekmiyordu ama diger tarifte 1 saat kadar pisirmek gerekiyordu.
Bu tarifi Leziz dergisinde buldum --cikolata soslu cheesecake-- olarak geciyor ismi ama siz uzerine ne isterseniz koyabiliyorsunuz. Ben ahududu receli koydum gerci cheesecake cennetinin icine dustugum icin cikolatali ve visne recellide yedim hepsi cok guzeldi. Ama en guzeli ahududulu olandi bence. Cok olunca insan secim yapmakta zorlaniyor tabi.
Pisirme suresi ile ilgili sıkıntı cektim soyleki; tarifte 180 derece firinda 60 dakika pisirmemiz gerektigi yaziyordu, benim firinim ile bu sure ve sicaklik yarim saat icinde elimde yanmis bir cheesecake olabilirdi, elimde ki kelepceli kalipta kucuktu. 150 derecede pisirdim bu 60 dakikadan fazla surdu tabi, yarim saat sonra ustu yanmasin diye alumunyum folyo koymak zorunda kaldim. Firindan cikarmama yakin 180 derecede pisirdim ve batirdigim kurdanlar hala temiz cikmadigi icin endiseli bir sekilde firindan cikardim muhtemelen pismedi diye dusundum ve sogumaya biraktim once disarda sonrada buzdolabinda.Kestigimde ici pismisti ve bence fazla bile olmustu cunku tabana yaydigim biskuviler yanmisti. Neyseki biskuvileri almadan dilimleyince yenilebilir birseydi.Ilk cheesecake denemem boyle gecti iste, biraz stresliydi ama ben yanik biskuvilere ragmen sevdim bir dahaki sefere batirdigim kurdanlarin temiz cikmamasina aldirmamak ve tarifte yazan pisirme suresi ve derecesine bagli kalmam gerektigini not aldim kendi kendime.
Bu tarifi denedikten bir hafta sonra limonlu jole vukuatini bilen ve aramalara katilan bir arkadasimiz tesadufen gittigi bir markette ki bakmayi unuttugumuz bir marketti bu limonlu joleyi bulmus ve kaptigi gibi bize gelmisti. Artik kolay tarifi de deneyebilecegim yasasin.
Cheesecake ile ilgili onsozu gectikten sonra sanirim tarife gecebilirim;
600 gr labne peyniri
2 su bardagi un
300 gr toz seker (ben 250 gr koydum recel ile cok fazla tatli olmasindan korktugum icin)
2 yumurta
400 ml krema
300 ml sut
100 gram kepekli biskuvi(burcak' in yulafli biskuvisini kullandim)
40 ge tereyagi (tereyaginin agir kokusunu tatli yiyeceklerde sevmedigim icin margarin kullandim ve 100 gr )
Labne peyniri ve tozsekeri bir kapta mikser ile sker eriyene kadar karistirdiktan sonra unu ilave edip karistirmaya devam ediyoruz.
Kremayi ve sutu de ekleyip karistirmaya devam ediyoruz.
Diger yandan yumurtalarin sarilarini ve beyazlarini birbirinden ayirip once beyazlarini sonra da sarilarini karisima yediriyoruz.
Kapta ki karisimi suzgec yardimi ile baska bir kaba suzuyoruz.
Sonra biskuvileri rondoda un haline getirip erimis margarin ile karistiriyoruz.Biskuviyi kelepceli kaliba ince bir tabaka olacak sekilde bastirarak koyuyoruz ve 10 dakika buzdolabinda bekletiyoruz.
Bekledikten sonra uzerine karisimi dokup 180 derecede 60 dakika pisiriyoruz. Firindan cikan cheesecake i soguyana kadar disarda dinlendirdikten sonra 6 saat buzdolabinda bekletiyoruz.
Sonrasinda ise uzerine istedigimiz sosu dokup yemek kaliyor.
Nefis bir tatli bu cheesecake, bir fincan filtre kahve ile afiyetle yeniyor.

Friday, January 02, 2009

haftasonu denemeleri volume 3


Hancock filmini gordugumden beri takmistim Kofteli spagetti olayina, Sbarro' da yedikten sonra hayal kirikligina ugramistim gerci ama yine de kendim yapip denemek istedim. Fazlasi ile doyurucu bir karisim bu, bi kac cesit yapayim biride bu olsun derseniz olmuyor. Menude sadece Kofteli spagetti olmasi lazim ki tadi alinsini zevkine varilsin.

Hazirlamak icin gereken seylere gelince;

1 paket spagetti

yarim kilo kiyma

60 ml sivi yag

80 ml sut

2 dilim bayat ekmek ici

25 gr rendelenmis parmesan peyniri

2 kutu (200x2) domates puresi

1 yumurta

1 kucuk sogan

2 dis sarimsak

maydanoz (2 yemek kasigi kadar)(ben kuru nane kullandim)

tuz-karabiber


Kofteleri hazirlamak icin oncelikle bayat ekmek dilimlerini sutte iyice eziyoruz. Sonra bir kapta kiyma-sogan-maydanoz-yumurta-parmesan-sarimsak-ezdigimiz ekmek dilimleri ile tuz ve karabiberi karistirip 5 cm boyutunda kucuk kofteler hazirliyoruz.

Koftelerimizi sivi yagda her yonleri 2-3 dk pisecek sekilde kizartiyoruz. Tavada kalan fazla yagi suzuyoruz ve domates puresini ekleyip 20 dk daha pisiriyoruz.

Sira spagettiye geldi, bu kisim ile ilgili birsey yok spagettiyi sevdigimiz kivamda haslayip, suzdukten sonra bir tabaga alip kofte ile servis yapiyoruz.

Dilersek uzerine rendelenmis parmesan peyniri serpebiliriz.

Oglusum makarnayi cok seviyor ama spagetti yerken zorlandigi icin pek hosuna gitmiyor. Bogazimiz igne deligi kadar oldugu icin spagettiyi cekiyim derken ogurebiliyor cogunlukla ama bunu yiyince --anne hep bundan yap dedi-- hatta bastan bundan yap ama bundan koyma dedi, koyma dedigi sey domates puresi idi. Sade seviyoruz biz makarnamizi ya da yogurt olabilir. --ama oglum makarnaya lezzet katiyor bu- deyince --tamam o zaman ondan da koy-- dedi izin cikti :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails