Friday, December 30, 2005

YASASIN TEKNOLOJIK ALISVERIS

YASASIN TEKNOLOJIK ALISVERIS
Buranin esnafi yuzunden alisveristen soguycam galiba. Musteriye neden geldin gibi bakiyorlar, agizlarindan cimbizla laf aliyoruz sanki parasiyla degil de bedava birseyler istiyormusuz gibi muamele gormekten bitkim.

Gecen aksam esime yilbasi hediyesi olarak divx player ve sinema seti bakmak uzere Vestel bayiine gitmistik, begendigimiz urunun ellerinde olmadigini ama ertesi gunu gelecegini belirttiler. Az once gelip gelmedigini ogrenmek icin gittim hamile bir hatun gozlerini kaydirarak gayet sinir bir tarzda henuz gelmedigini lutfetti, -- ne zaman gelir?-- diye sordugum da yine gozlerini kaydirarak --belli degil-- diye buyurdular. Karsidan goren de Allah rizasi icin birseyler istedigimi dusunur. Tabi hepsi bu sekil degil saticilarin ama cogu bu model de.
Kardesim kara kasim kara gozum hatrina birsey istemiyorum, paramizla rezil olmak dedikleri de boyle birsey oluyo sanirim

Onun icin en iyisi internetten alisveris yapmak hem kapris cekmek zorunda kalmiyorsunuz hem de sectiginiz urunler ayaginiza kadar geliyor.
IDEEFIXE ve HEPSIBURADA bu konu da cok iyiler. Hepsiburada da kargo kismi biraz uzun suruyor ama ideefixe 3 gun icerisin de urununuzu teslim ediyor.
Bir problem oldugun da musteri hizmetleri sizi bilgilendiriyor. Mail ile bilgi isterseniz onu da yapiyorlar.

Yani kisacasi uyuz model saticilar yuzunden sacinizi basinizi yolmaniza ve alisveristen sogumaniza gerek kalmiyo

Bu arada burada ki bayiiye guvenip daha once internetten siparis vermedigimiz icin gecikmis bir hediye olucak, Ata Demirer' in dedigi gibi --cizdim oynamiyorum....--

Tuesday, December 27, 2005

MUSIC TIME


MUSIC TIME
Bu aralar yani anne oldugum aralara denk geliyo muzikten biraz uzak kaldim, eskiden olsa yeni cikan muzik parcalarini deli gibi download ediyo olurdum. Oglusuma zararli diye evde klip bile izlenmiyo. Ruhumuz gidasiz kaldi anliyacaginiz, rejime soktuk bir bakima...
Gecen bayram yani Ramazan Bayraminda bir alisveris merkezin de gezerken sozler almanca ama bildigimiz arabesk formunda bir sarki geldi kulagima, esim "kesin bunu Turkler yapmistir" dedi, ben de " yok canim ne alaka " demistim ama cok alakaliymis. Cetin Cetinkaya diye bir gurbetcimiz seslendirmis, rivayete gore de asik oldugu ama kavusamadigi sevgilisinin kanser yuzunden kollarinda olmesini anlattigi yani umutsuz askina yazdigi bir parcaymis, ne kadar dogrudur bilemem ama hos bir karisim olmus bende almanca ve arabesk :) Sarkinin ismi "sie lieght in meinen armen" sozlerini merak eden olursa soyledir;
sie liegt in meinen armen,
ich kann es nicht ertragen,
es war ihr aller letztes wort
ich liebe dich
dann ging sie fort
es war unser erster streit,
sie ist in meinem herzen
dann war sie weg (war sie weg).
diesmal ging ich viel zu weit
ohne sie dachte ich es wurde gehen
doch ich blieb so stur
denn ich war enttauscht
unserer liebesschwur.
doch ich brauche dich
denn ich brauche dich
denn ich liebe dich... (nur dich)
wir wollten uns sehen
daruber reden warum wir uns nicht verstehen (nicht verstehen)
was mussen wir andern
wir wollten etwas finden,
damit wir uns wieder binden.
doch es wurde zum streit
wir waren nicht bereit.
du rastest aus und ranntest raus
du schriest: es ist entgultig aus....aussss
du standst einfach auf,
du liefst einfach los
und ich sah es nicht,
und in deinem kopf
war ich daran schuld,
du es nicht mehr saaagst......
und ich bete zum herrn,
dass er mich zu sich nimmt,
dass ich bei dir bin,
damit wir wieder vereint sind...
sozlerin anlamini merak ederseniz eksi sozlukte bulabilirsiniz ....
Birkac gun once haberleri izlerken, hangi kanaldi hatirlamiyorum bir klip yayinlanmaya basladi. Kara carsafli, peceli bir hatun soyluyordu, savas karsiti bir parcaydi bu yuzden grubun adi cok anlamli NATO, sarkinin ismi ise "chor javon", sozler tacikce ilk basta itici gelebiliyor ama dinledikce kulaga hos geliyor. Su siralarda pek meshur heryerde duyabilirsiniz. Sarkiyi soyleyen esrarengiz kadin hakkinda hicbir bilgi yok, konserlerine bile korumalarla katiliyormus, tek bilinen anti-emperyalist ve orta asyali oldugu...Hakkinda hicbir bilgi olmamasi da daha fazla merak uyandiriyor. T.A.T.U grubunun menajeri tarafindan kesfedilmis ve dunya listelerinde coktan yerini almis durumda. Ses cok etkileyici hic anlamadiginiz bir dilde olsa hemen havaya giriveriyorsunuz, sozleri ise ,
ravaan shodan tschaar javaan, har tschar giriftan kamaanman
haar shodan pur armaan, ya mavlaan, ya mavlaan, ya mavlaan?
nanaj naa nana nanaj na naj
padar begud ba pisar, imruz nagum hetsch safar
safaratan pur khatar, ya mavlan, ya mavlan, ya mavlan
nanaj na nana nanaj na naj
madar du ta bacha mord, har sal ghese? madres?
khataretan bar khdoa, ya mavlan, ya mavlan, ya mavlan
nanaj na nana nanaj na naj
kadam zadan yakbara, tar marasi? [garma rasid?] dast daraaa
muaa bakhaan janaza, ya mavlan, ya mavlan, ya mavlan
nanaj na nana nanaj na naj
madar ki girya makard, sanga ro par sar mekard
naleyi batsche mekard, ya mavlan, ya mavlan, ya mavlan
nanaj na nana nanaj na naj
Bu iki sarkiyi henuz dinlemediyseniz, dinlemenizi tavsiye ederim her ikisinin de degisik bir tarzlari var. Biz bu aksam bu muziklerle bol bol oynadik oglusumla, ama Ipegin bahsettigi Bulent Ortacgil(Ama babacigim) parcasini bulamadim hala en cok onu merak ediyordum.
Hergun yeni bir sarkici ya da sarki cikiyor ben ipin ucunu kacirmis durumdayim. Takip edemiyorum artik, hepsi bir cizgiyi yakalayamiyor tabi ki , kimileri zirveye ulasamadan sonup gidiyor kimileri ise yillar gecse bile her dinlediginiz de ayri zevk veriyorlar.

6.GELENEKSEL LINK EKLEME FESTIVALI

6.GELENEKSEL LINK EKLEME FESTIVALI
Evet bir link ekleme festivalin de daha birlikteyiz. Ben yeni bloglar kesfetmekten, onlari incelemekten ve kesfedilmekten cok mutluyum.
Farkli hayatlar, farkli tadlar ve farkli kulturlere tanik oluyorum oturdugum yerden.
Ilk olarak pinky i tanitmakla baslayalim festivalimize. O bir ogrenci, yazilarini okumak cok zevkli okurken yasamis kadar oluyorsunuz. Su an sinavlar yuzunden biraz stresli umarim dilekcesine olumlu yanit gelir ve bir sinavi gecmenin mutluluguyla girer yeni yila....
Simdi de sevgili Ipek ' ten bahsedeyim; kendisi hem dunyalar tatlisi bir cocugun annesi hem de guzel pastalar yapiyor. Guzel pastalar kismini kiskanmadim desem yalan olur. Bende yilbasi icin az daha bir pasta denemesi yapacaktim ama malzeme sorunsali yuzunden hayallerim suya dustu. Seker hamuruyla suslenmis bir pasta yapmakti niyetim ama likit glikoz temin edemedigim icin simdilik ertelemek zorunda kaldim...
Son olarak Asli nin blogundan bahsetmek istiyorum. Onun da cok tatli bir oglusu var ve gordugum kadariyla cok guzel bebek sepetleri hazirliyorlar. Ayrica hizina yetisemedigim bir blogger, bu kadar isi nasil basari ile yaptiginin sirrini bize soyler umarim :)
Iste bu seferlik de bu kadar, biribirinden guzel 3 blog, daha onceden rastlamadiysaniz incelemenizi tavsiye ederim...

Thursday, December 22, 2005

KAHVALTILIK


KAHVALTILIK
Iste bir once ki yazimda bahsettigim kahvaltiligin tarifi;
Daha cok elde etmek icin malzemeleri iki katina cikarabilirsiniz.
Yarim kilo etli kirmizi biberlerden
1 kilo domates
2 buyuk patlican
2 tane havuc
1 demet maydanoz
1 lt.su
Sarimsak
Kuru nane, tuz, karabiber, kimyon
Butun malzemeleri buyuk buyuk parcalar halinde dilimliyoruz. Sarimsak miktarini yazmadim, tercihinize gore ne kadar isterseniz koyabilirsiniz. Maydonozu da kiydiktan, baharatlar haric hepsini bir tencereye koyduktan ve suyunu ilave ettikten sonra agir ateste sularini salip iyice cekene kadar pisiriyoruz.
Annem bu nokta da Melemen kivami gibi olana kadar diye bir dip not ekledi.
Sonra pisen karisimi kevgirden geciriyoruz, baharatlarini ekleyip, yine istege gore farkli baharatlar da katabilirsiniz bu sefer hizli ateste 10 dk daha pisiriyoruz.
Kahvalti haricinde yemeklerinizde de kullanabilirsiniz, guzel bir makarna sosu da olabiliyor mesela...
Resim karanlik oldu cunku Oglusum o yesil kahvalti setine goz dikti ve ben resim cekerken arkamda bagirmakla mesguldu. Azi dislerimiz geliyomus da herseyi kemirmek istiyor, biz de dahil olmak uzere. Boksorlerin kullandigi disliklerden alsak yarari olur mu acaba?:)

Wednesday, December 21, 2005

PINAR CEDAR

PINAR CEDAR

Aksam pizza krizlerim tuttu. Halbuki Pazar aksami yemistik, oglusumun yemesini gormeliydiniz eliyle nefis olmus isareti yaparken gelen lokmalari zor bekledi.

Annem ve babam oglusuma baktigindan kis gelince bizde kaliyoruz hep beraber, onlara sordugumda pizza yemeyeceklerini soylediler, bende biri yer biri bakar kiyamet ondan kopar hesabi rahatsiz oldum ve ne yapsam diye dusunurken kisa bir sure sonra ampul yandi nihayet. Anneannemin deyimiyle pinar cedar yapmaya karar verdim.

Niye boyle dendigini bilmiyorum ama anneannemin kuzine sobasinda tadlari bir baska oluyor. Yapimi cok kolay ihtiyaciniz olan seyler; tost ekmegi, kasar peyniri, biber, sucuk, salam ve margarin. Tost ekmeklerini yagliyoruz, uzerine hafif kizarttigimiz sucuklari diziyoruz , annem salami cig yemeyi sevmedigi icin salamlar da pisiyo bizde, biberleri halka halka dograyip koyuyoruz en uste kasar dilimi ekleyip 200 derece firinda kasarlar eriyene kadar pisiriyoruz. Cok pismis seviyorsaniz sayet ustlerinin kizarmalarini bekleyebilirsiniz. Sicak tuketmeniz tavsiye edilir, soguyunca sertlesiyorlar cunku.

Aslinda daha cok kahvaltiya yakisiyor ama dedigim gibi benim krizlerim tuttugu icin aksam yemegi olarak yaptim yaninda da kopuklu ayran vardi of of siddetle denemenizi tavsiye ederim.

Ustune koyulan malzemeleri azaltip-cogaltabilirsiniz tamamen hayal gucunuze ve zevkinize kalmis bir olay. Ben ekmeklerin ustune yag surdukten sonra annemin yaptigi kahvaltiliktan surmustum bir keresinde ayri bir tat katmisti cedarlara.

Kahvaltiligi belki bileniniz vardir. Kirmizi biber, havuc, patlican, domatesin cesitli baharatlar ile kaynatilmasindan olusan nefis birsey, tarifi isteyen olursa baska bir yazim da ayrica yazabilirim. Haftasonu kahvaltilarin da ozellikle cok kullaniriz biz, ekmegin ustune surup yemek acayip keyifli.

Hele de soguk kis gunlerinde boyle sicak lezzetler insanin icini isitiyor.


Tuesday, December 20, 2005

5.GELENEKSEL LINK EKLEME FESTIVALI

5.GELENEKSEL LINK EKLEME FESTIVALI

Evet tahmin ettiginiz uzere yeni bloglar kesfettim. Az once kaybettigim bir arkadasimi yeniden bulmanin sevincini yasadim. Sevgili ESEKBASI hosgeldin aramiza, umarim bir daha kaybetmeyiz seni, zira ozluyoruz ve yoklugunu hissediyoruz.
Simdi bahsedecegim bloglar 2 tatli anneye ait. Ben onlari tanimaktan mutlu oldum.
Ece' yi su anda aktif olmadigim bir mail grubundan hatirliyorum , o zamanlar hamileydi simdi guzeller guzeli Ruzgar adinda bir bebisi var, surdan gormenizi tavsiye ederim.
ANNELOG da dunyalar guzeli 2 cocuk sahibi bir anne. Allah uzun omurler versin diyorum, karsimda boyle guzel ornekler oldukca ben tek cocukla kalamiycam sanirim:)
CEDI' yi ise; TECHNORATI de kendine link verenleri merak edip olmadigini gorunce "Gokyuzunde yanliz gezen yildizlar" sarkisini soylerken buldum :) Artik yanliz degilsin cedi takipteyim:)
CERISE anladigim kadariyla benim gibi alisveris duskunu, e bayan olupta alisveristen hoslanmayan yoktur sanirim. En guzel stres atma yontemi...
Oglusumdan sonra erkek kismisindan ilk linkim ATONICA , koko kurabiyeleri yaptigini hatta cok guzel oldugunu soyleyerek erkeklerin de bu tur seyler de becerikli olabileceklerini gostererek beni sasirtmistir.
Son linkim Jonny Deep hayrani VANILYA ya ait blogunda herseyden biraz var.
Bir link ekleme festivalinin daha burda sonuna gelirken gelecek festivaller de yeni bloglarla gorusmek uzere...


Thursday, December 15, 2005

OF YILBASI POF YILBASI


OF YILBASI POF YILBASI
Yine bir yilbasi yaklasiyor. Hayatimizdan bir sene daha eksilecek ve biz yine " ne kadar cabuk gecti, hic anlamadim" diycez. Yeni yilla ilgili yeni hedefler belirliycez, daha ince bir vucut, daha iyi bir kariyer belki yeni bir araba...
Yilbasi denince aklima gelen seyleri soyle siralayabilirim;
1-Hediyeler ; her yilbasi gibi bu yilbasi da etrafimdakilere erkenden hediye alma telasina dustum. Kime ne alacagimi kafamda tasarlamaya calisiyorum. Ama bir an geliyor ki butun fikirler poff diye aklimdan ucup gidiyor.
Yilbasinin bir tek hediye alma ve verme olayi beni heyecanlandiriyor. Koc burcu ozelliginden olsa gerek...
Ozellikle surprizler cok hosuma gidiyor. Ama her sene esimle birbirimize yapacagimiz surprizleri bozmayi basariyoruz.
Ben ona ne alabilecegimle ilgili internette arastirma yaparken yakalandim buna karsilik bende cebren ve hile ile bana ne alacagini ogrendim:)
2- Yilbasi susleriyle evi renklendirmek bu donemde marketler satisa sunulan suslerle civil civil oluyorlar.
Cesit cesit balonlar, sapkalar, kaynana dili, mumlar, yapma kucuk cam agaclari,kar spreyleri, akliniza gelecek cocukluklari yapabileceginiz hersey mevcut.
Benim en cok takildiklarim mumlar, gecen sene esimin saskin bakislari arasinda eve bir suru mum almistim :) Bu sene henuz yilbasi alisverisi yapamadim ama evde ki mum sayisinda artma olacagindan eminim:) Mum bir ev susu olarak ideal bence neden diye sorarsaniz, ayni muma bakmaktan s1k1ld1g1n1zda yakarak imha edebilmek gibi cok islevli bir ozelligi var :)
3- O gece icin hazirlanmis goz zevkine hitap eden guzel bir sofra. 2004 yilina girerken zengin menulu bir yilbasi sofrasi hazirlamistik annemle, hersey iyi tamam di birsey haric oda masa ortusu.
O gunun anlam ve onemini belirten kirmizi degisik bir ortu aradim daha dogrusu cumbur cemaat aradik ve ben hamile oldugumdan habersiz Kadikoy' de ortu ariyordum.
Bir yerde serit seklinde iki parca ortu begendim kasaya geldik odeme yapicaz satici adam bunlar baska bir musterinin dediginde kirilip dokulen hayallerimi toplamak icin vaktim bile yoktu.
En sonunda omuzlara etol niyetine atilan zarif sallardan almakta buldum careyi ama guzel olmustu. Iki tane samdanli kirmizi mumla hos bir kombin olusturdular. Ne demisler demokrasi de careler tukenmez...
4- Yemekten sonra agzin bos kalmasina izin bile vermeden kuruyemis kaselerine dalis yapmak. Tabi ertesi gun karina giren kramplarda cabasi....
Abur cubur yiyeceklerle etkisiz hale getirmeye calistiginiz mideniz intikamini bagirsaklarinizda kucuk dugumcukler atarak almaya calismaktadir.
Ama bunu bilmek bile sizi yildirmazoperasyon devam etmektedir.
Arkasindan degisik meyvelerle midenin bos kalan yerlerini doldurmak. Zavalli mideniz son randimanda calismasina ragmen hiziniza yetisemiyordur ama onemli degil gece uzun daha yenecek cok sey var...
Her sene bilimum cesitle mideleri bozmaktan vazgecemiycez sanirim.
5- Tum bunlarin ardindan sira el emegi goz nuruyla hazirlamis oldugunuz pastanin tuketilmesinde. Bu sene resimde ki gibi bir pasta hazirlamak istiyorum ama yapabilirmiyim bilmiyorum beni asiyor cunku...
Ama Burcu' nun blogunda ki nefis pastalari gordukce daha cok hevesleniyorum. En kotu ihtimalle benim evim boyle guzel bir ev yerine bir yer evi olabilir :)
Keske prefabrik te oldugu gibi malzemeleri hazir bulabilecegim yerler olsa burda... Hani Cem Yilmaz' in, origami yapan teyze esprisinde oldugu gibi " burda yapilmisi var" dese birileri...
Birde yilbasinin olmazsa olmazlarindan vardir. Mesela; dostlara seneye gorusuruz diyerek klasik espriyi yapmak, abuk sabuk yilbasi programlarini izlemek icin tv' de zapp yapmak, yeni yil girerken ne yapiyorsak butun bir yil ayni seyi yapariz hurafesi nedeniyle butun ev halkinin ayaklanmasi, dag basindan gelmis komsularinizin pompali tufeklerle sevinclerini gostermeleri gibi ve daha bircoklarina tanik oluruz o gece.
Gecen yilbasi benim icin cok anlamliydi cunku canim oglusumla gecirdigimiz ilk yilbasiydi, anne olmanin verdigi saskinlik ve hazziyla gecirdigim ilk yilbasi...Bu sene Istanbul' un yilbasina nasil hazirlandigini goremiycem, oysa buyuk alisveris merkezlerinin isikli yilbasi elbiseleri cok hosuma giderdi. Ozellikle Akmerkez' in kocaman bir isik sehrine benzemesini hayranlikla izlemistim.
YENI YILIN HERKESE SAGLIK, MUTLULUK, BASARI VE DOSTLUK GETIRMESINI DILIYORUM.
2005 yili aramizdan cok sevdigimiz bir arkadasimizi aldi,dostlugun ne kadar onemli oldugunu daha da iyi kavradik umarim dostlar hic ayrilmaz...
Evet yine bir yilbasi geliyor ve yine beynim ayni melodiyi mirildaniyor;
jingle bells,
jingle bells,
jingle all the way!
oh what fun it is to ridein a one horse open sleigh!

Wednesday, December 14, 2005

DUYDUK DUYMADIK DEMEYIN

DUYDUK DUYMADIK DEMEYIN
Blog hastaligini etrafima yaymaya devam ediyorum :) Reklam islerine mi el atsam acaba ?
Bloguma ekledigim linklerimi torenle duyurma gibi bir hobim var bildiginiz gibi. Simdi ekledigim linklerden ilki ablama ait evet evet kardesimden sonra ablama da bulastirdim iflah olmaz blog hastaligini, guzel seyler bekliyoruz kendisinden. Henuz cok yeni ve kesfedilecek cok sey var...
Ikinci link; canim grubum Guzelbebekler grubundan Sevil ' in, kendisi cok beceriklidir. Iki cocuk, calisma hayati, ev isleri ve bunlara ek olarak simdi de blog :) Tebrik ediyorum ve tabi bir yandan da imreniyorum, ikinci bir cocuk icin karar veirirsem bilin ki Sevil sayesinde olmustur.
Tum bunlarin yaninda hafta basindan beri beni uzen bir olay var ki oda sevgili Nine' nin aniden blogunu kapatmasi... Umarim kotu birsey olmamistir ve umarim bu satirlari okuyordur da donmeye karar verir. Yazilarini ve seni ozledim Nine ve hala mail atmani bekliyorum...

Sunday, December 11, 2005

KOKO (Hindistan Cevizi Kurabiyesi)

KOKO (Hindistan Cevizi Kurabiyesi)
Gecen sene anne olarak gecirdigim ilk anneler gununde pasta-borek meraklisi oldugumu bilen esim bana guzel bir jest yapip Emine Beder' in Pastalar&Kurabiyeler adli kitabini alip beni sevindirmisti. Kitapta cok guzel bir o kadarda kolay birbirinden guzel tarifler var, olculer anlayacagimiz dilde. 75 gr un ya da 125 ml sut diyerek tarti basinda gram hesabi yapmamiza gerek kalmiyor. Neyse konumuza donelim, kitabi ilk defa kullaniyorum daha onceden resimlerine bakip agzimin sularini siliyordum. Esimde icten ice kitabi begenmedigimi sanarak guceniyordu halbuki " aa evet bundan yapmaliyim ", " yok yok kesinlikle bu olmali" ya da " evvet iste bu" sozleriyle sayfalari cevirdigimden bir turlu ne yapacagima karar veremiyordum... Sonunda basardim kolay birseyler aradim ve sanirim kitapta ki en kolay tarifi buldum. Kasla goz arasinda yaptim ve pisti.

Gelelim koko kurabiye de ne malzemeler kullanildigina;

3 yumurta aki

1 su bardagi pudra sekeri

2,5 su bardagi hindistan cevizi

1 paket vanilya

1 tepeleme corba kasigi un

Butun malzemeler hazirsa mikseri elimize aliyoruz ve yumurta aklarini bir fiske tuz ile kar gibi beyaz olana kadar cirpiyoruz. Bu is biraz sabir gerektiriyor, uzun sure cirpmamiz gerekiyor. Sonra pudra sekerini de azar azar ekleyerek cirpmaya devam ediyoruz. Hindistan cevizi, vanilya ve unu ekleyip karistirmaya devam.

Firin tepsimize yagli kagit seriyoruz, hazirladigimiz hamurdan 1 corba kasigi yardimiyla parcalar alip elimizle yuvarlak sekiller vererek diziyoruz. Bu asamada ben karisima bakip " Aman tanrim bu nasil toplanir ve nasil kurabiye olur" gibi bir endiseye kapilmistim ama oldu, panik yok.

Onceden isitilmis 140 derece isili firinda kurebiyelerin uzeri beyaz kalacak sekilde pisiriyoruz. Kurabiyeler agzinizda dagilarak hos bir dolgunluk hissi veriyorlar ve hindistan cevizinin nefis kokusu esliginde kurabiyeleri midenize yolluyorsunuz.

Esim, oglusum ve annem kurabiyeleri cok begendiler. Bitirirken sunuda eklemek istiyorum tatliyi cok sevmiyorsaniz sekeri kafaniza gore azaltmakta sorun yok bence....

Friday, December 09, 2005

TECHNORATI

http://www.technorati.com bu adresi bilenler vardir mutlaka, kendi blog adresinizi yazip search tusuna bastiginizda size link veren bloglari gorebiliyorsunuz. Daha once de tesadufen gordugumde ne ise yaradigini anlamayip pek incelememistim ama bugun www.komunite.com da ki forumlarda dolasirken ne ise yaradigini anladim ve denemeye karar verdim.
Iyi ki denemisim beni "hergun mutlaka ziyaret ettiklerim" listesine eklemis olan damla hanim' in blogundan bihaber olucaktim. Yazdiklarimin begenilip takip edilecekler listesine eklenmek her insan gibi benimde cok hosuma gitti. Buradan kendisine cok tesekkur ediyorum. Blogunda herseyden bir parca var cok guzel bundan sonra bende takipcisiyim :) Daha oncede sevgili frosy de yazdiklarimi begendigini ve bana yorum yazabilmek icin blogger' a uye oldugunu soylerek beni hem sevindirmis hemde sasirtmisti.
Blog alemi hos surprizlerle dolu sanirim bunu gun gectikce daha iyi anliyorum ve bu durum surprizleri cok seven benim cok hosuma gidiyor. Hepinizi takip etmek ve takip edilmek cok guzel...

Thursday, December 08, 2005

BUGUN

BUGUN

Iki gundur magdur durumdayim. Pc' de ki XP lisanssiz diye Bilgi Islem dun ogleden sonra kasayi goturdu. Bu sabah geldi bir hevesle outlook expressimi kurayim dedim onu hallettikten sonra tam maillerime bakarken bios ayarlarinda sifre sordugunu soylediler. Hicbir ilgim olmadigini soyledim. Sonra googledan bu konuyla ilgili ne yapilabilecegini arastirdik. Bios pilini cikarip 15-20 dakika beklememiz gerekiyomus, sonra pc' yi pilsiz calistircakmisiz en sonda pili takip calistiracakmisiz hepsini harfiyan yerine getirdik bios sifresi silindi. Maillerime bakmak icin tekrar oturdum, nagishim mailler gondermis onlari cevapliyim dedim, mailler gitmiyo Bilgi Islemin muduru burdaydi hemen sordum neden olabilir diye, geldi oda bakti internet baglantimiz gitmis ondan sonra da zirt pirt koptu.
Oglen yemege giderken hava cok kotuydu, kapaliydi yagmur yagacak galiba dedim, eve adimimi atar atmaz yagmur basladi. Oglusum ortalarda dolasirken tokezlenince annem dustu sanip panik yapti birsey olmadigi halde icli icli aglamaya basladi. Oyalansin diye pc' yi actik aninda aglamasi kesildi. Ise tekrar donmek icin ciktigimda yagmur baya siddetlenmisti. Kardesime burberry desen semsiyemin aynisindan almak icin soz vermistim, semsiyeyi aldigim satici sadece yagmur yaginca ortaliga cikan bir seyyar semsiyeci, onu buldugumda yeni gelmisti neyse ki aynisindan buldum. Tam almis giderken arkamdan birisi "hanim kizim" diye seslendi. Arkami donup baktigimda 50-60 yaslarinda bir amca duruyordu karsimda, " pardon semsiyeyi nerden aldiniz?" dedi, ben saskin saskin bakip noluyo acaba diye dusunurken, " pardon boyle birden konustum ama semsiyen kopmus yeni aldiysan degistir diycektim " dedi, semsiyeme baktim, o ucunda ki tellere baglanan yerlerden birisi kopmustu, " haa onu yeni almadim, bunu aldim" dedim elimde ki diger semsiyeyi gostererek, " pardon kusura bakma" dedi yine amca, bende " estagfurullah aksine cok tesekkur ederim uyardiginiz icin" dedim ve boyle iyi insanlarin hala varoldugu gorup rahatlamis bir sekilde yoluma devam ettim.
Isyerime yaklastigimda yagmur iyice hizlandi hafif bisey olsam kesin ucardim ilk defa kilolarim oldugu icin sukretim e herseyin bir varolus amaci varmis :) Yerime oturdum ortalik iyice karardi, kocama yagmur damlalari cama vurmaya basladi, Amerikalilarin Katrina kasirgasini buraya gonderdiklerini dusundum, biraz ilginc bir millet hersey yapabilirler...
Sabahtan beri dogru duzgun bir is yapamadim, arkadasim geldi onla lafladim derken gun bitti birazdan oglusumla bulusucaz yine.
Bugunlerde en sevindigim sey birkac kisinin kilo verdigimi soylemesi, buyu bozulur diye tartiya cikmaya korkuyorum. Asansor yerine merdivenden inip-cikma egzersizlerim suruyo ama birgun yapisip kalicam sanirim. Arkadaslarimi uyardim merdivende surunen birini gorurseniz o benimdir ustume basip gecmeyin kaldirin diye...

Monday, December 05, 2005

PATATES KOFTESI

Posted by Picasa
PATATES KOFTESI


Persembe gunu kardisim geldi. Blog cilginligini ona da bulastirdim. Cumartesi gecesi saat 3' e kadar blog hazirladik. Gozlerimiz acidi pc' ye bakmaktan. Beraber pc' nin basina oturdugumuzda gulmekten yerlere yatariz genelde, bu seferde oyle oldu :) Kendisi benim gibi balik hafizadir, onun icin komik olaylar yasanir.
Ve kardis geldiginde, yurt yemeklerinden biktigi icin evde pasta-borek sayisinda artmalar olur, hatta gelince yaptigi pastayi burada gorebilirsiniz.
Bu sefer menude yine kisir olucakti ama arkadasim nagish' in benden patates koftesinin tarifini istemesi, benimde mail araciyla gondermem ama mailin ortalardan kaybolmasi nedeniyle bloguma koyayim tarif orda dursun dileyen faydalansin istedim...
Malzemelerimiz soyle;
1 kilo patates
Yarim kilo ince bulgur (koftelik)
1 demet maydonoz
Marul
1 bas sogan
4-5 dis sarimsak
1,5 limonun suyu
1,5 cay bardagi sivi yag (biz aycicek yagi koyduk)
3 yemek kasigi salca
Kaynamis su
tuz, baharat
Kaynamis suyla bulguru isliyoruz, suyunu suzup kabarmaya birakiyoruz. Patatesleri soyup dogradiktan sonra hasliyoruz. Diger tarafta sarimsak, sogan ve maydonozu ince ince dogruyoruz. Patatesler haslaninca ezip pure haline getiriyoruz. Once patates, bulgur, yag, tuz, limon, salca ve diledigimiz baharati iyice karistirdiktan sonra maydonoz, sogan ve sarimsaklari ekliyoruz. Yine hepsini guzelce karistiriyoruz.
Sonra kofteleri koyacagimiz tabaga marullari diziyoruz, koftelere sekil verip marullarin ustune diziyoruz.
Hamis arkadaslar yine bana kizacaklar biliyorum ama umarim beni anlayisla karsilarlar :)
Bu arada kofteleri annem yapti, buradan da ellerine saglik diyorum... Supersin annem. Gecenin bir yarisina kadar elimde kofte tabagiyla dolandim durdum...

Saturday, December 03, 2005

BUZDOLABIM





















Sonunda oglusumdan firsat bulup buzdolap ' a gondermek uzere resim cekebildim. Galiba azicik devasa almisim cekerken kareye sigdirmakta zorlandim, hatta sigmadi... Oglusum buzdolabi kapaginin acildigini duyunca hemen kosarak gelir ve karistirmaya baslar. Icinden birsey almadan da kapagi kapamamiza izin vermez. O sirada elinde ne varsa buzdolabina birakir karsilik olarak. Gecen gun cep telefonu kilifi duruyordu raflarin birinde. Ilk bakista gozlerime inanamamistim ama evde kucuk karistiriciniz varsa hersey normal oluyor.
Umulmadik yerlerden umulmadik seyler cikiyor. Bazen uyudugunda ses cikarmamak icin maksimum cabayi gosterirken ayagimiza carpan sesli bir oyuncakla havaya sicriyoruz. Boyle ayaklarimizin ucunda yurumeye devam edersek bale isini kivirdik demektir. Hatta kugu golu balesini bile deniyebiliriz. Sanirim bale olayi da evde dagilmis oyuncaklara basmamak icin oraya buraya ziplayan ev halki sayesinde kesfedilmis.

Wednesday, November 30, 2005

YENI BLOGLAR

YENI BLOGLAR
Iflah olmaz bir blog hastaligina tutuldum. Yeni yeni bloglar kesfettikce mest oluyorum aman Allahim ne olacak benim sonum...
Iste blog denizinde yakalayabildigim bloglar :)
Bebis bekleyen sevimli blogger sumuklubocek, bebisini hayirlisiyla kucagina almasini diliyorum.
Three4one onunda benim gibi bir oglusu var,
Bugun kesfedip cizimlerine agzim sulanarak baktigim pinomino,
"Mor koyun meler gelir" turkusunu en iyi soyleyen morkatya,
Ve askbocugu yuvasinda herseyin bir an once yoluna girmesini diledigim gun ...
Ben blog denizinin derinliklerine dogru dalmaya gidiyorum, bakalim daha neler bulucam :)

Tuesday, November 29, 2005

GELSIN REKLAMLAR...

GELSIN REKLAMLAR....
Dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar.
Kartal agzina bir Neogum atar, Xylitol ve aroma tanecikleri agzina dolar.
Dala baska kartallar da konar, o kartallar da benzersiz lezzeti arar.
Ama bizim kartal sakizlarini metal kutuda saklar, digerleri bos bos etrafa bakar.
Kartallar kalkar dallar sarkar, yuzlerce kartal Neogum arar.

First' un metal kutularinda ki yeni sakizlarini gormussunuzdur. Favorim mavi olanlar. Metal kutu fikri de cok hos bence, ustelik boyle garip tekerlemelerde cikiyor icinden...Ama Azra Akin' i mistik bir magarada garip hareketlerle gordumuz reklamini bir turlu sevemedim.Hani birde sarkisi var;
Muthis aromasi tam ortasinda
Tukenmeyen lezzet Neogum' da
First Neogum, lezzeti kalbindee...
kac gundur tekerleme gibi takildi aklima sayiklayip duruyorum ve ---reklamin iyisi kotusu olmaz--- sozunu daha iyi anliyorum.Bizde reklamlar cok kiymetli. Oglusum reklamsiz yemek yemiyor. Aralarinda sevmediklerimiz ve favorilerimiz var tabii.
Mesela Lipton' un sanirim yesil cay reklaminda ki cinli amcadan korkup, baska taraflara bakiyoruz. Ama bembeyaz caanim tavsana meyve suyu icirirken mahveden cocugun oldugu reklami gulumseyerek izliyoruz. Bazi reklamlar o kadar etkili ki gidip tv' ye dokunmadan edemiyoruz, zavalli tv kucucuk parmak izleriyle dolu...
Reklamlari o kadar sevip benimsemisiz ki, oglusum uyudugu saatlerde gozlerimizi faltasi gibi acmis bir vaziyette reklam izlerken yakaliyoruz kendimizi. Ee o kadar isimize yariyor, kutsal bir gorevi var. Hatta bir ara reklamlari download edipte yorum yapabileceginiz birkac siteye uyeydim. Her hafta mailime bilgi mesajlari gelirdi. Bu hafta su reklamlari ekledik diye, sonunda biktilar galiba gondermiyorlar artik...
Evde ki bilgisayarda bir suru reklam durur, acil ihtiyac aninda tiklamak icin hazir beklerler.Oglusumun pembe dizileri, futbol maclari, sezon filmleridir onlar. Cogu kisiye gormekten bikkinlik veren reklamlari sabirsizlikla bekleyip, ustune ustluk bittigi icin soylendigimize bazen ben bile inanamiyorum.Elimizde kumanda kanal kanal dolasip reklam bulmak icin zap yapiyoruz. saka degil gercek, cocuklu olanlar beni cok iyi anliyacaklardir...
Buradan reklamlari fikir eden, hayata geciren herkesi saygiyla selamliyorum. Iyi ki varsiniz...

Monday, November 28, 2005

MUAYENENIZI NASIL ALIRDINIZ?

MUAYENENIZI NASIL ALIRDINIZ?
Hastaneden geldim az once, onemli bisi degil kontrol icin gitmistim. Burada ki ozel hastanenin , hasta karsilama politikalarina hayranim. Kendinizi hasta gibi degil de, bir otel musterisi gibi hissediyorsunuz. Kapidan adiminizi atar atmaz insana huzur veren bir hava, hastaliginizi unutuveriyorsunuz. Size yol gostermek icin can atan bakimli-makyajli bayanlar. Gayet kibar bir sekilde " hosgeldiniz" diyorlar, gulec bir yuzle...
Sonra islemler icin size eslik ediyorlar. Son derece modern bir mekanda plazma tv' nizi izleyerek bekliyorsunuz. Arada yine ayni hos bayanlar " kusura bakmayin, sizi cok beklettik, birazdan alicaz" diye bilgi veriyorlar.Doktorlarin mekanlari yine hastaliginizi unutturacak sekilde ferah, duvarlarda ki puzzellari inceliyorsunuz. Hastalarin rahati icin hersey dusunulmus. Verilen hizmete o kadar alisiyorsunuz ki, isiniz bitince oradan ayrilirken uzuluyorsunuz :)Belki de hersey ozel olmali. Insanlara fazla deger verilmeyen ulkemiz de, insana hizmeti on plana almis kuruluslari gorunce ozellestirmenin gerekli oldugunu anliyorsunuz bi daha...Ister istemez kiyaslama yapiyorsunuz kafanizda.
Devlet hastanesine gitseydim ne olurdu? Cok sukur eskisi gibi degil hastaneler ya da en azindan burada ki boyle. Modern fikirleri olan bir bashekimimiz var ve hasteneye getirdigi yenilikler gormezden gelinemez. Daha temiz, daha buyuk ve beklerken klasik muzik sesleri gelen bir hastanemiz var.
SSK' da yapilan degisiklikler nedeniyle hasta sayisinda ki artis biraz zorluyor. Adiminizi atar atmaz son deredece bunaltici bir havanin icerisine giriyorsunuz. Sizi bekleyen uzuuunn kayit sirasina bakip kendinizi daha da hasta hissediyorsunuz. Sirada uyaniklik yapmak isteyenlerle savas edip, sinir sisteminizi alt ust ediyorsunuz.
Sira size geldiginde bilgisayar basinda ki bayanin kafasini kaldirmadan " saglik karnenizden fotokopi cektirin" denen sesini duyup, kizin bogazina yapisip " kardesim madem fotokopi denen bir olay var, suraya bir yazi assaniz biryeriniz mi eksilir?" dememek icin icinizden 10' a kadar sayiyorsunuz. Fotokopi cekmek icin arkanizi dondugunuz de yine uzun bir kuyrugun sizi bekledigini goruyorsunuz.Hala sakinseniz, donup tekrar kayit sirasina giriyorsunuz, kafasini kaldirmayan bilgisayar insani bu sefer hangi bolume gitmek istediginizi soruyor, acaba neyim vardi? diye dusundukten sonra agzinizdan dokuluyor kelimeler ama daha muayene olmadan yorgun durumdasiniz.
Saglik karneniz elinizde polikliniklere cikiyorsunuz, muayene olacaginiz kapinin onunde bu sefer de hasta defterine kayit olmak icin cehennem gibi bir kuyruk, caresiz bekliyorsunuz. Asik suratli, sanki tavuguna "kis" demissin gibi size bakan hemsire kaydinizi yapiyor. Doktorun gelmesini bekliyorsunuz. Kalabalik surekli hareket halinde, koridorda bir o tarafa bir bu tarafa giden insanlar ve aglayan cocuklar dolu. Sira size geliyor, doktor sizden daha yorgun bir sekilde soruyor neyiniz var diye?" Neyim yokki?" diyorsunuz icinizden.
Gun boyu yogunluktan bezip kendini otomatige alan doktor muayenesinden sonra ilaclar yaziliyor receteye ve onca saat bekleyipte, maksimum 15 dakika icinde biten muayeneden cikip kacar adimlarla olay yerini terkediyorsunuz.Iste ikisi arasinda ki fark.Birinde gordugunuz ilgiden mest olmus, hastaliginizi unutmus bir sekilde ayriliyorsunuz, digerinden yorgunluktan kendinizi kipirdatacak haliniz kalmamis ve yasadiginiz stres sayesinde hastaliklariniz cogalmis bir sekilde ayriliyorsunuz.

Friday, November 25, 2005

YANIC


YANIC
Kayinvalidemler bizdeler bu hafta, dun yemek benden dedi. Corum yemeklerinden olan yanic' i yapti bize. Corum yemekleri genelde hamur isi agirlikli; katmer, nokul, beyaz baklava ve daha bir suru yemegi bayila bayila yiyorum. Hele yazin Corum' a gittigimizde esimin halasi Gurcu halamiz bir su boregi yapmisti parmaklarimizi yemistik. Bu konularda cok becerikli. Sonra Gulten halamiz kendi elleriyle incecik actigi hamurdan gozleme yapmisti, kokusu hala burnumda ve tadi damagimda kaldi...
Oglusum' da benim gibi hamur islerini cok seviyor. gecen gun babaannemin yaptigi patatesli borekleri buyuk bir istahla yemisti. Aksam ispanakli Yanic' i da bayila bayila yedi. Burdan yeniden kayinvalidemin eline saglik diyorum :)
Tarifini sordugumda ;
Hamuru icin iki secenek oldugunu soyledi. Birinci ve kolay secenek bir ekmek firinindan hamur almak, ikinci secenek ise yas maya, tuz ve suyla kendi hamurunu hazirlamak. Bunlar ekmek firinindan alinmis hamurla yapildilar, bence hamur hazirlamaya hic gerek yok.
Ici icin;
Ispanak, kiyma, sogan, baharat, biraz zeytinyagi ve tuza ihtiyacimiz var. Miktarlari ve cesitliligi konusunda ozgursunuz, bu yerken az ya da cok ic istemenize bagli, bol olursa daha iyi oluyor tabi. Kiyma ve sogan kavruluyor, ispanaklarda aksam dan temizlenip bekletiliyor. Yapacagimiz zaman butun malzemeler karistiriliyor sonra hamurdan parcalar koparilip, merdaneyle aciliyor ( boyut vermek gerekirse bir tatli tabagi buyuklugunde) hazirladigimiz icten koyuyoruz ve kenarlarini ust uste getirip kapatiyoruz.
Patatesli ya da lorlu icle de guzel oluyor.
Yagsiz teflon tavada altini ustune iyice pisirdikten ve tavadan alip iki yuzunu de margarinledikten sonra afiyetle yiyoruz. Sonuc mukemmel, lezzetli yaniclar midenize dogru hoplaya ziplaya gidiyorlar :)

Thursday, November 24, 2005

EBE EBE EBE

EBE EBE EBE
Sevgili Nine ' nin beni ebeledigini gorunce heyecanlandim birden. Neyse ki hep icice oldugum bir konu, simdi sorulara soyle bir goz atalim;

KAC SAAT INTERNETTEYIM?

Ortalama birsey soylemek gerekirse, sabah 8 den aksam 6 ya kadar internetteyim, ama bazen sabahlari ise gitmeden once ve aksamlari oglusum uyuduktan sonra esimden firsat kaldigi zamanlarda da internette geziniyorum.

KAC TANE MAIL ADRESIM VAR?

Hmm bu biraz zor bir soru, sayalim bakalim; 7 tane mail adresim bunlar haricinde bakmadigim icin kapananlar var.

BENIMLE BUTUNLESEN NICKNAME IM VAR MI?

Evet, ama 1 tane degil trefoil, qwalin anlet veee digerini soylemiyim cunku eksi sozlukte desifre olurum soylersem :)

INTERNET ORTAMINDA TANISIP GERCEK HAYATIMDA PEKISEN ARKADASLIKLARIM OLDU MU?

Bir hayli oldu; oncelikle esimle internetten tanisip, 1 hafta sonra gorusup, 2 ay sonra da evlendik, iyi de etmisim. Onun haricinde canim arkadasim nagisle karnimiz burnumuzdayken, mail yoluyla tanisip bu arkadasligi dostluga donusturduk, selamlarimi gonderiyorum ve kendisini cok seviyorum. Ayrica uyesi oldugum guzelbebekler grubunun guzel anneleriyle sanaldan baslayip gercege donusen ve gun gectikce buyuyen arkadasligimiz var. Blog arkadaslarimdan henuz kimseyle gorusemedim umarim o da ilerde olur...

INTERNET UZERINDEN ALISVERIS YAPIYOR MUYUM?

Arkadaslari tarafindan " internet kurdu" lakabi takilan biri olarak diyorum ki sanal alisveris en buyuk zevkim. Cogu seyi internetten alirim. Tur olarak farketmez. Istanbul' dayken daha dune kadar mutfak alisverisimi de internetten yapiyodum ama burda oyle bir sansim yok. Pasa pasa markete gitmek zorunda kaliyorum :(

LUTFEN SU IKI KELIMEYI IKI SN. DUSUNUP ILK AKLINIZA GELEN CUMLEYI YAZINIZ ; " YA INTERNET OLMASAY DI?"

AMAN TANRIIIIMMM("DIKKAT SAHAN CIKABILIR" programinda Sahan' in dedigi gibi..)

Bende uzun suredir ortalarda gozukmeyen Pirik' i ve Figen' i sobeliyorum...

MESGULUM DUSUNUYORUM

MESGULUM DUSUNUYORUM

of ic karartici birgun, yagmur dunden beri ayni ritimde yagmaya devam ediyor. Evde olsam bu havada oglusumu da yanima alip uyumak super olurdu, ama calisirken hic zevkli gelmiyor. Maillerime bakiyorum bugun pek hareket yok herkes benim durumumda galiba...

Isyerinde bir sessizlik, herkes dusunceli bir takim degisiklikler oluyor ve bu degisiklikten paylarina neler dusecegini dusunuyorlar. Kimsenin is yapasi yok. Kafalar karisik, hersey belirsiz , dusunmekte fayda etmiyor.

Bende dusunuyorum, ilerleyen gunlerde isimiz basimizdan asicak. Fazla mesailer basliyacak, oglusumu daha az gorucem. Calisan annelerin hep sancidisir bu, calisarak cocuklarimiza haksizlik yaptigimizi, beraber gecirebilecegimiz zamanlari onlardan caldigimizi dusunuruz. Yine de genelleme yapmiyim en azindan benim icin durum boyle. Oysaki daha iyi bir gelecek hazirlamak icin cirpiniriz; daha iyi okullarda okusun, daha iyi islerde calissin, egilmesin, bukulmesin isteriz.

Tabi hangisinin daha iyi oldugu tartisilir bir konu. Daha iyi bir gelecek icin cocugunuzla gecireceginiz kisitli zamanlar, ozlemler, keskeler mi? yoksa evde oturup, tum zamanizi beraber gecirip, doyasiya sarilip koklasip, oldugu kadarla yetinmek mi? Iste bu ikisi arasinda gelgitler yasarim hep...

Ama her halukarda, yillar sonra " sen niye diger arkadaslarimin anneleri gibi evde oturmadin?" ya da " sen niye diger arkadaslarimin anneleri gibi calisip bana daha iyi bir gelecek hazirlamadin?" sorulariyla karsi karsiya gelecegiz. Insanoglu hep sahip olmadigi seylerin hayalini kurar cunku. Sadece kisa zamanlarda elimizde olanlardan mutlu oluruz.Bu bir tur lanet gibidir, durumumuzdan sikayet etme laneti :)

Yagmur hala yagiyor, hipnotize oluyor gibi yavas yavas gozlerim kapaniyor, 3' e kadar saydigimda hic birsey hatirlamiycam, 1-2-3.....

Wednesday, November 23, 2005

YENI LINKLER

YENI LINKLER

Blog dunyasinda gezinmeye devam ettikce, yeni yeni arkadaslar ediniyorsunuz. Bunlardan biri benim gibi yeni blogculardan huysuz ve tatli , huysuzlugunu gormedim ama okudugum kadariyla tatli bir insan :),
Digeri; , mail grubdasim, arkadasiyla birlikte yaptiklari yemekleri anlatan bir blogu var, adi yemek ve biz .
Ayrica bugun kesfettigim, istahimi kabartan yemek tariflerinin ve sicak bir ortamin oldugu hos bir blog ; gelincikler
Bundan sonra onlari da takibe aldim :)Hayirli ugurlu olsun...
****Yeni link yazima ek yapiyorum; dun yazilarini okuyup cok begendigim bir blog arkadasi daha buldum kendime, nine ile dede , seninle tanistigima memnun oldum :)

PORTAKAL AGACI MUDAVIMLERI


PORTAKAL AGACI MUDAVIMLERI

Bu gunlerde isim gucum, portakal agacindaki tarifleri takip etmek, denediklerimi dostlarimla paylasmak onlari portakal agaci mudavimi yapmaya calismak, blog blog dolasip yeni bloglar kesfetmek ve blog fikrini arkadaslarima asilamak :)
Gecen haftasonu ablamlardaydik. Portakal agacinda ki tariflerden alman pastasini denedigini soylediginde agzim sulanmaya basladi. Ama yemekten yeni kalkmistik ve tika basa doluyduk mecburen tadina bakmak icin gecenin ilerleyen saatlerini bekledik. Nihayet mideler biraz hafifleyip alman pastasina yer acildiginda pasta ablamin elinde kapidan gorundu. Hemen fotograf makinasini kapip muhtesem fotografciligimla bir kac poz cektim. En kisa zamanda fotograf cekmeyi ogrenmem lazim biliyorum tamam tamam farkindayim.
Yeni tarifler denemek, onlari tadtirip fikir almak hele de begenildiklerini duymak cok hosuma gidiyor. Oglusumdan firsat buldugumda birseyler yapmaya calisiyorum ve ablaminda boyle bir girisimde bulunmasi cok hosuma gitti.Ellerine saglik cok guzel olmustu basarilarinin devamini bekleriz :)
Gelelim nasil yapildigina, gerci sevgili Hatice' nin sitesinde var ama beni simdi ugrastirma bulamam derseniz buyrun tarifi;
Kek icin malzemeler; 2 yumurta, 1 cay bardagi seker, 60-70 gr.erimiz margarin, 1 cay bardagi sut ve yogurt (karistirilmis), 3 cay bardagi un (elenmis), 1 paket kabartma tozu.
Krema icin malzemeler; 2 su bardagi sut, 1 yumurta, 2 yemek kasigi un, 4 yemek kasigi seker, findik buyuklugunde margarin, vanilya ve pudra sekeri.
Yapilisina gelince; kek malzemelerinin tumunu bir kapta karisitirarark yaglanmis yuvarlak kek kalibina dokuyoruz. Hamur kivamli olup, kendiliginden kaptan akmiyorsa bir parca sut ekleyip onceden isinmis 170 dereceli firinda ustunun kizarmamasina dikkat ederek 20 dk. pisiriyoruz.
Diger tarafta, krema malzemelerinden margarin ve vanilya haric hepsini karistirarak kaynayincaya kadar pisiriyoruz. Kaynayinca margarin ve vanilya eklenecek.
Pisirdigimiz keki ikiye bolup, arasina ilittigimiz kremayi surdukten sonra keki kapatip, uzerine bol bol pudra sekeri dokuyoruz. Iste bu kadar.
Sonuc nefis, midenizi senlendirecek hafif bir pasta, denemenizi tavsiye ederim...
Sevgili Hatice 'ye bu guzel tarifleri bizimle paylastigi icin cok tesekkur ediyorum.

Tuesday, November 22, 2005

ESKIDEN COK ESKIDEN...

ESKIDEN COK ESKIDEN....
Havalarin sogudugu ve yilin ilk karinin yagmaya basladigi su gunlerde eskiden kullandigimiz, simdilerde kombi, kalorifer, klima gibi seceneklerin yerini aldigi sobalar geldi aklima. Degisen hayatimizla birlikte kesfedilen kolayliklara uyum saglayarak sobalari yavas yavas biraktik. Oysaki hepsinden farkliydi sicakligi. Gurul gurul yanarken taa icimizi isitirdi.
Ustelik evde bircok gorevi ustlenmisti. Haftasonu kahvaltilarinin vazgecilmez unsuruydu. Ustunde kizaran ekmeklere birde yag surulunce tadina doyum olmazdi. Hatirliyorumda babam oda guzel koksun diye mandalina kabuklarini dizerdi ustune, yanan kabuklar hos bir koku yayardi etrafa.Onun ustunde demledigimiz cayin tadi bir baska olurdu.
Sadece bu kadar mi? Aksamdan islattigimiz kuru fasulyeyi, demirbas olan bir gugum suyu ve isitilan yemekleri gorebilirdiniz ustunde.Ustelik borusuna taktiginiz bir aparat sayesinde camasirlarinizi kurutabilirdiniz.Birde anneannemin kuzine sobasinin ayri bir yeri vardir hayatimizda.
Sabah kahvaltilarinda; bir dilim ekmegin uzerine dizilen sucuk ve kasar peynirinin citirtilarla pisen pinar cedar' in sesini duyardik, bu ses istahimizi daha da kabartir, sobanin onunde sabirsizlikla beklerdik. Kiymali-soganli pidenin, dizmananin tadi baskaydi o zamanlarda. Simdi hersey degisti.Cok az evde soba var artik, anneannemin kuzinesi hala duruyor ama yaslandigi icin artik birsey yapamiyor. Odun-komur sobalarinin yerini dogalgaz sobalari aldi.Ama eskisi gibi icimizi isitmiyor. Ustelik baska bir fonksiyonu da yok...
Soba ustunde pisen kestaneleri ozledim, caydanliktan ninni gibi gelen sesleri ozledim, yanan mandalina kabugu kokusunu ozledim ve cocukluk anilarimi ozledim...

Friday, November 18, 2005

HEYECANLIYIM

HEYECANLIYIM...

Yarin yani cumartesi sabahi Istanbul' a gitmek icin erken yola cikicaz. Haftasonu ordayiz. Uzuuunnnn zamandir gormedigim guzelbebekler grubunda ki arkadaslarimla bulusucam. Hem yola cikacak olmamiz hemde arkadaslarimi gorecek olmam yuzunden cok heyecanliyim, icim icime sigmiyor. Bu bulusma biraz buruk olucak, cunku en son bulusmamamiz simdi aramizda olmayan Senay arkadasimizdaydi, onun olmadigi ilk bulusma olucak. Hepimize zor gelicek bu...
Hayat hep ummadigimiz seyler cikariyor karsimiza onun icin, sevdikelrimizle ne kadar cok vakit gecirirsek o kadar iyi. Bazen hayatin akisina o kadar kaptiriyoruz ki kendimizi, sevdiklerimize telefon acip bir alo demeye bile firsat bulamiyoruz. Ama boyle aci olaylar bazen frene basmamiza, hayata bakis acimizi degistirmeye neden oluyor.
Keske diyoruz, keske boyle olmasaydi, keske daha cok gorusebilseydik, keske sevdigimizi daha cok gosterebilseydik, keske kendimize de vakit ayirsaydik...Ama hayat ertelenmeyecek kadar kisa. Birgun biryerde bitiveriyor aniden, ,yapicaklarin var miydi, sevdiklerinle yeterince zaman gecirebildin mi diye size sormuyor...Onun icin hadi telefonu kaldirip uzun zamandir aramadigimiz sevdiklerimizin hatrini soralim, azicik frene basalim ileride keske dememek icin...

Wednesday, November 16, 2005

CNBC-E DIZILERI



CNBC-E DIZILERI

Aksam uyumak icin yattigimda aklima Buffy the wampire slayer ve Angel dizilerini ozledigim geldi. Yayinlanmaya basladigi gunden itibaren byuk bir merakla izleyip, hayatimizin bir parcasi haline gelen bu iki dizinin bitmesi uzun sure buyuk bir bosluk yaratmisti.
Isten dondugum bir aksam tanismitik Buffy ile korku filmleri hastasi biri olarak dikkatimden kacmamisti boyle ilginc bir dizi. Evlendikten sonra esime de sevdirmistim.





Persembe aksamlari bizim icin Buffy gunuydu, o gune hicbirsey ayarlamazdik.ne bir aktivite ne bir arkadas toplantisi, kosarak eve gelip dizinin baslamasini beklerdik. Izledigimiz butun diziler bir sure sonra eski heyecanini yitirmis ama bu dizileri 4 sene boyunca gozumuzu kirpmadan, soluksuz bir sekilde izlemistik. Sonra isyerinde benim kafadan olan Ilknur arkadasima da sevdirdikten sonra dizi hakkinda konusup kritik yapmaya basladik. Sonra isi ilerletip dizi ile ilgili siteleri arastirmaya basladik, resimler topladik, arsivimiz doldu tasti:)
Kazaa adli programin revacta oldugu zamanlarda birlikte kafa kafaya verip, dizinin bolumlerini download ettikten sonra ozenle cd lere kaydedip bu sekilde de bir arsiv olusturduk gerci birkac bolum hala eksik ama olsun ozledigimizde cikarip izliyoruz ordan...



Daha sonra Angel dunyanin iyiligi ugruna asklarindan vazgecince bir dizimiz daha oldu. Diziler pazar gunu arka arkaya saatlere alindi. Bu sefer pazar gunu evde dizi gunleri ilan edildi. Saat 08:00 den itibaren bizim icin iki saat hayat Sunnydale kasabasinda ve Los Angeles sokaklarinda devam etmisti. Iblislerin ve insanlarin ic ice yasadigi, iyilerin herzaman kotuleri yendigi, biri insan digeri bir cingene tarafindan lanetlenerek ruhu geri verilen wampirin masalsi askini izlemistik. Maalesef her guzel sey gibi buda bitti.

Cnbc-e de hala guzel diziler var ama bu iki dizinin yeri hicbirzaman dolmayacak.
Simdi ise severeke izledigim diziler The O.C. ;konusu itibariyla surukleyici bir dizi, aralik ayinda yeni sezon bolumleri yayinlanacak olan Desperate Housewives; ev hanimlarinin kesinlikle izlemesi gereken, kendilerinden birseyler bulabilecekleri bir dizi, scrubs; hastane ortaminda gecen komik olaylari anlatan bir dizi, x files; herkesin bildigi artik bir klasik halini almis x dosyalarinin incelendigi bir dizi, Nip/Tuck; gec saatlerde yayinlanmasi yuzunden siki takipcisi olamadigim ama iki estetisyen arkadasin sira disi yasantisini anlatan bir dizi, bunlarin haricinde yine takip ettiklerim arasinda bitmis olanlar; ally mcbeal, dawson' s creek, hala devam edenlerden; spongebob squrepants, the simpson, according to jim, without a trace, smalville ve carnivale var.
Sanirim cnbc-e sayesinde dizi kolik olup ciktim, hayirlisi bakalim....

Tuesday, November 15, 2005

BUZDOLAP.COM



BUZDOLAP.COM

Arkadasim Yaprak sayesinde degisik bir site kesfettim. Buzdolabi resimlerini gonderip tum buzdolaplarinin biraraya toplanmasini sagliyorsunuz :) Adresi www.buzdolap.com, incelemenizi siddetle tavsiye ederim. Ayrica bugunden itibaren bannerlarini ekleyerek blogumda yer vermeye basladim. Bende firsat buldugumda buzdolabimi arkadaslariyla bulusturmak istiyorum...Bizim evde buzdolabi cok degerlidir. Oglusumun yiyeceklerini, bizim abur cuburlarimizi ozenle saklar. Hic sikayet etmez. Ayrica oglusumun sicak olan mamalarin sogutmanin en guzel cozumudur:)

Saturday, November 12, 2005

RENK CUMBUSU


RENK CUMBUSU

Bugun cok hareketliydi az once oglusum uyudu da birseyler yazayim dedim. Sabah kalktigimda sag bademcigim bogazimi durtup duruyordu, gun icinde de bu durum gecmedi...Haplarin etkisiyle dun aksami zor ettim, eve gelince de erkenden yattim saat 8 di.
Once market alisverisi yaptik.Sonra oglusumu "atti" sine kavusturmak icin tekrar ciktik. Hasta olmasindan korktugumuz icin iyice sarip sarmaladik, robot gibi oldu oglusum:) Gecen gun siyah kadife bir ceket almistim daha sonra annemle bana yakismadigi konusunda anlastik. Yerine kot pantolon aldim. Ama aclen gobek bolgemde ki kilolarimi vermem lazim. Begendigim modeller olmuyor. Ufaktan ufaktan karin egzersizleri yapmaya basladim.Gittigimiz magazada satis elemani bayanlar oglusuma hasta oldu:) Bakilmadik yer birakmadi orda herseyleri karistirdi. Ayrica yolda goren herkese gulucukler attik. Daha kucukken boyleyse kizlar kaparlar oglusumu elimden :)
Disari cikarken bebek arabasini almamsitik cok buyuk bir hata, bu hatanin bedelini kollarim odedi, yurudukce agirlasti oglusum eve kendimi zor attim. Kollarim hala titriyor:)
Eve gelince halam telefon etti aksam musaitseniz size gelicez diye. Onlar icin bir pasta yaptim, pastabanlar saolsun eskisi gibi pandispanyalar yapmak tarihe karisti, gerci herzaman evde yapilmisi makbuldur ama benim gibi zamani olmayan vatandaslar icin harika bir bulus. Birde pasta kremasi aldiginiz zaman olay bitmistir.Ben kendi pastama renk cumbusu dedim. Renkli pasta suslerini gordugumde hep kucukken halamin yaptigi islak kekler gelir aklima.Birde buyuk halamin (bu aksam bize gelecek olan) yaptigi cayli kekler. O zaman tadina doyamazdim.Uzun suredir pasta yapmamistim iyi geldi bu pasta. Gobek mi oda neymis :))

Friday, November 11, 2005

BILIN BAKALIM BU NEDIR?


BILIN BAKALIM BU NEDIR?

Birseye benzetebildiniz mi? Bir icecek ama ne??
Gecen gunlerde artik kis geldi portakalin tam zamani deyip almistik. Eve gelince heveslenip suyunu siktim ama o da neee, limondan bile daha eksiydi bu portakallar. Bir daha yuzune bakan olmadi, zira evde benden baska eksi seyler seven bulunmadigi icin kimse bir girisimde bulunmadi.Portakallar yenecekleri gunu beklemek uzere balkonda ki yerlerini aldilar.
Gecen aksam portakallara bir sans daha vermeye karar verdim. Esim annem ve ben uclusu olarak butun portakallarin suyunu cikardik:) Oglusumda kati meyve sikacagi calistikca korkup aglayarak bize yardim etti. 1 Kilo portakaldan yaklasik 300 ml su cikmasi azmimizi kirmadi, madem bu kadar ugrastik icmeliydik.
O gunde gribe hosgeldin partisi verdigimiz gundu. Sevincten hapsuruklarla karsiladik gribi. E evde bu kadar hasta varken bol ihlamurun iyi gelcegini dusunerek, bir suru ihlamur kaynattim. Sonra annem portakal suyuna bakarak " bu portakalar cok eksi , ihlamurun icine limon niyetine koysak ne olur" diye bir fikir ortaya atti. Denemeye degerdi, kaybedecek birsey yoktu:) Ihlamur ve kopuklu portakal suyu karisinca ortaya bu goruntu cikti.
Tadina gelince portakal aromali ihlamur fikrini oy birligiyle tuttuk. Yeni tadlar zaten hep ilgimi cekmistir bu sayede yeni birsey kesfetmis olduk. Denemeniz tavsiye edilir.
Bu aralar dogum nedeniyle kaybolan hafizami geri getirmeye calisiyorum. Yapacagim iki isden birini mutlaka unutunca bunun icin birseyler yapmak gerektigine karar verdim. Sirf bu yuzden bir ara basketbol maclarina merak salmistim. Kim kiminle nerede mac yapiyor. En basarili basketbol takimlari hangileridir. Nba sitesini ve skorlari takip etmeler falan boyle ciddi girisimler icindeydim. Oglusum uyudugu zamanlarda beni basketbol maci izlerken gorebilirsiniz. Sonra bu isin bana gore olmadigina karar verdim. Bir kere boy kompleksine girmenize neden oluyorlardi. Ayrica kotu anilarin hatirlanmasi cabasiydi. Atletik bir vucudunuz olmamasi nedeniyle lise yillarinda basketbol takimina girememek, arkadasinizin kardesinin attigi topun tam kafaniza gelmesi nedeniyle yildizlarla tanismak, acemilikten elinize carpan topun parmaginizi zonklatmasi gibi sevimsiz bir suru sey.
Basketbol macesari boylelikle sona erdikten sonra konuyu arkadaslarima danistim. Herkes birseyler soyledi, demir haplari, cinko takviyesi, vitamin takviyesi, beyin jimnastikleri onerilenler arasindaydi. Aktardan isirgan otu cayi almaya gittigimde camda yazan yaziyi gordum. Cinko cayi mucizevi hafiza acici, bu tam bana goreydi hemen almayilim dedim. Saticiya sordum dogrumu diye " abla super, muthis birsey" dedi. Hemen aldim ve yeni bir zafer kanamis edasiyla evimin yolunu tuttum, porblem kalmamisti, hafizama kavusacaktim artik. Sabah- aksam birer bardak icmek beni super hafiza yapicakti. 2-3 gun ictikten sonra kendi kendimi dinlemeye basladim. Bir degisiklik yoktu.Hala sabah ise geldigimde evden cikarken unutmayayim dedigim seyi unutuyordum. Sonuc husren. Ustelik simdi cayi da icmeyi unutuyorum, pek ise yaramadi galiba bu ghinko biloba cayi...
Baska onerisi olan??

Thursday, November 10, 2005

HASTAYIM YASIYORUM:)

HASTAYIM YASIYORUM:)

Dun sabah esnerken bademciklerim yerinden cikacak sandim ne kotu bir histi oyle...Kulaklarim tikandi zaten az cikan sesimi artik duyamiyorum. Burnum acik unutulmus cesme gibi surekli akiyor. Kafam kazan gibi oldu, sesler fazla geliyor.
Bugun doktora gittim, evde 1 yil yetecek kadar ilac oldu ve burun endoskopisi diye birseyin varoldugunu ogrendim. Muayene olurken dr.burnundan ameliyat olman gerekiyor dedi. Bastan saka yapiyor zannettim. Megersem ciddiymis, endoskopiyle baktik sol tarafta ki kikirdakta egrilik var. Ameliyatla duzeltilmesi gerekiyormus. Daha onceden hic boyle bir sorun olmadigini soyledigimde, muhtemelen dogustan onun icin farketmemissindir diye de bir aciklama yapti kendileri. Acaba diyorum hazir ameliyat olucaksam soyle bir dugme burun mu koydurtsam kendime hafif kalkik:)
Isyerinde plansizliktan yogun gunler yasiyorum. Ama benim plansizligim degil tabi. Bol bol uykuya ihtiyacim varken gereksiz islerle ugrasmak hic iyi gelmiyor:) Yatip 2-3 gun uyumak istiyorum. Tabi boyle birsey minik oglusum nedeniyle imkansiz.
Dun aksam "avrupa yakasi" ni izledim. Bayiliyorum bu diziye. Oyuncular cuk oturuyo yaptiklari rollere, buradan Gulse Birsel' i tebrik ediyorum. Iyi senaryo ve basarili oyuncularin karisimiyla harika bir dizi ortaya cikarmis...
Yine birgun bitti. Benim isler hala bitmedi...

ATATURK' TEN SON MEKTUP



ATATURK'TEN SON MEKTUP

Siz beni hala anlayamadinizVe anlamayacaksiniz caglarca daHep tutturmus "Yil 1919 Mayisin 19u" diyorsunuzVe eskimis sozlerle beni ovuyor, ovuyorsunuzMustafa Kemal'i anlamak bu degil.Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degilBirakin o altin yapragi artikBirakin rahat etsin anilarda sehitlerSiz bana neler yaptiniz ondan haber verinHakkindan gelebildiniz mi yoklugun, sefaletin?Mustafa kemal'i anlamak yerinde saymak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Bana mustular getirin bir dahaUygar uluslara esit yeni buluslardanKuru soz degil is istiyorum sizden anladiniz mi?Uzaya Turk adini Ataturk kapsulleriyle yazdiniz mi?Mustafa Kemal'i anlamak avunma degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Hala o acikli agitlar dudaklarinizdaHala oturmus bana On Kasimlarda agliyorsunuzUyanin artik diyorum, uyanin, uyanin!Uluslar fethine cikiyor uzak dunyalarinMustafa Kemal'i anlamak goz boyamak degil!Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degilBeni seviyorsaniz eger ve anliyorsanizLaboratuvarlarda sabahlayin, kahvelerde degilBilim agartsin saclarinizi, kitaplarAncak boyle aydinlanir o sonsuz karanliklarMustafa Kemal'i anlamak aglamak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degilDemokrasiyi getirmisim size ozgurluguGoruyorum ki hala ayni yerdesiniz hic ilerlememisBirbirinize dusmussunuz halka egilmek dururkenHani koylerde isik, hani bolluk, hani kaygisiz gulen?Mustafa Kemal'i anlamak itismek degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Arayi kapatmanizi istiyorum uygar uluslarlaBilime, sanata varilmaz rezil dalkavuklarlaBu vatan, bu canim vatan sizden calismak isterPaydos ovunmeye, paydos avunmaya, yeter yeterMustafa Kemal'i anlamak aldatmak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.
Halim Yagcioglu

Monday, November 07, 2005

TATIL SONRASI

TATIL SONRASI

Tatillerin en sevmedigim yani, tatil sonrasi gercek hayat donmek... Uzaydan dunyaya firlatilmis hissi uyandiriyor insan da.Ne yapiyodum, nerdeydim, is mi? oda neydi? durumlari oluyor. Oglen oldu bir isi ucundan tutamadim, o blog senin bu blog benim dolasiyorum, kahve de ictim ama kendime gelemedim hala.
Bayram tatillerinde yine ayni manzara; trafik kazalari bir suru can aldi.Sanirim bu manzara hep boyle devam edecek, karayollarinin yeni calismasi bolunmus yolar bile bu ise cozum getiremeyecek sanirim. Milletce iyi sofor olmadigimiza karar verdim. Gerci eski yillara oranla trafik kazalari azalmis gorunuyordu ama yine de insanlarin en mutlu gunlerinde, sevdiklerinin olum haberi almasi hic hos degil.
Baska garip olaylarda var tabi, kucucuk Tekirdag' da komsumun oglu tinerciler tarafindan bicaklandi. Demek kucuk sehirlere bile gelmisler, devletin bu ise kesin bir cozum uretmesi lazim.
Canim arkadasim Nagi' simin Istanbul' da, arabada konusurken elinden cep telefonunu caldilar. Daha nelere sahit olucaz bakalim. Istanbul iyice kontrol edilemez bir hal aldi. Orda yasadigimiz senelerde en cok bu tur olaylardan korkardim. Bir hic ugruna insanin canina bile kiyabiliyorlar...Hos burdada boyle seyler olamaya baslamis ya neyse...Eskiler gibi dunyanin sonunun geldigini dusunmeye basladim. kendimi Edgar Allen Poe' nun kitaplarinda ki felaketi haber veren Baysi gibi hissettim simdi.Gerci onlar cok erken dusunmeye baslamislar, dunya hala donuyor bisey olmadi.
Birde nurtopu gibi 4.1 lik bir depremimiz oldu, hepimize hayirli ugurlu olsun. Boyle kucuk kucuk olsa, yavas yavas bosalsa enerji ne guzel olur, raziyiz yani...En son Pakistan' da ki depremide gordukten sonra evde ki hayat ucgenlerini arastirmaya basladim. Tabi oyle bir panik halinde ucgenler, dikdortgenler insanin aklina gelir mi yoksa topuklayip kacmaya mi calisirsin bilinmez ama bir ihtimal belki hatirlarim diye bilirkisiler gibi kollarim arkada bagli evi dolasiyorum.Napalim depremle yasamayi ogrencez artik ne kadar zor olsa da...
Amerikalilarin mustakil ev duzenine hastayim.Keske burdada olsaydi. Boyle ciban gibi garip garip apartmanlar turemesydi. Zaten apartman fikrini bulan adami bir bulursam soyleyecek iki cift lafim var. Isin gucun yok mu kardesim, ne ust uste koydun kutu gibi dizdin bizi...
Neyse nerden nereye geldik...Gercek hayata soyle bir donus yapmak lazim, 2,5 ay calisicaz sonra yine tatil:) Herseye ragmen tatilleri seviyorum, donusleri sevimsiz olsa da...

Wednesday, November 02, 2005

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Yine bir bayram geldi. Benim icin bayramlarin anlami uzun zamandir goremedigim akrabalarimi ziyaret etmek, yeni kiyafetler almak, her ziyarette ayri tatlarda ki tatlilardan yiyip mide fesatina ugramak, ustune yetmiyormus gibi cikolatalar dizmek, annemin yaptigi leziz samsa' dan yemek, sabah kahvaltisin da gelenek geregi yemek yemek demek....
Sabahlari annemin yaptigi yemeklerin nefis kokusuyla uyanilir, mutfaga gidilir gozler samsa' yi arar, bulununca mutluluktan gulumsenir kucuk bir cocuk gibi. Daha sonra uyuyan ev halki uyandirilir hep beraber sofraya oturulur, yemekler yenir.Sonra da bayramliklar giyilerek bayramlasma toreni baslar.
Kucuklugumuzden beri bayram icin yeni kiyafet alma telasi yasanir bizim evde. Bizim icin vazgecilmezdir. Bayram sabahi temiz ve yeni kiyafetler olmazsa kimsenin ici rahat etmez.
Gelen misafirler agirlandiktan sonra iade-i ziyaretler baslar:) Once buyukler ziyaret edilip elleri opulur, kisa sohbetler edilir, yorgun ama dostlari gormenin mutluluguyla eve donulur.
Yazi da gecen samsa arnavutlara ait bir tur borektir. Yapimi basit ama tadi lezizdir. Hazir yufkalar 4 parmak seritler halinde kesildikten sonra, iki ucundan tutulup, buzusturulerek tepsiye dizilir.Firinda pistikten ve biraz soguduktan sonra uzerini kapliyacak sekilde tuzlu sarimsakli yogurt dokulur. Bayramda tatli yemekten bayginlik geciren midenize cok iyi gelir.
Herkesin bayrami kutlu olsun, opulecek eller ve gorulecek dostlariniz hic eksik olmasin.Mutlu bir bayram gecirmeniz dilegiyle...
Arkadasim Gokhan cok hos bir bayram kutlmasi maili gondermis sizinle paylasmak istedim...
Cok eskidendi belki el opmeler, kenari dantelli mendiller icinde sekerler,
avuca zor sigan kocaman 2,5 liralik bayram harcliklari...
Postacinin getirdigi, uzaktaki dostlarin bayrami kutlayan bayram kartlari...
Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde.
Yillarca sadece seyahate gidenler tesadufen karsilastilarsa kutladilar birbirlerinin bayramlarini.
Artik bayramlar sadece birer "firsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi icin...
Ve birgun sanal alemle tanistik ve yeniden hatirladik bayramlasmanin keyfini...
Kenari dantelli mendiller, parlak kagida sarili sekerler, madeni
2,5 liralik bayram harcliklari yoktu belki ama bir kucuk haber vardi dostlardan;
uzun suredir karsilasmadigin, hala ayni adreste olup olmadigini bilmedigin...
Sanal da olsa hatirlandigini, unutulmadigini ogrendigin..
...Ve eski, tek yaprak bayram kartlarinda yazildigi gibi:
Bayraminiz Kutlu Olsun

Tuesday, November 01, 2005

YENI LINKLER

YENI LINKLER

Bloguma 3 tane yeni link ekledim. Koyubeyaz yazilarini cok begendigim bir arkadasim, anlatimi cok guzel, yazdiklarini okudukca kendi adima blog hazirlama egilimlerim artti, kendisine buradan tesekkur ediyorum. Digeri pirik, takip ettigim ve hikaye tarzi anlatimlarini begendigim bir arkadas. Ucuncu ve son linkim uyesi oldugum grubum icin acitigim bir blog, adi Guzel Bebekler , katilali 1 sene oldu ve acisiyla tatlisiyla cok guzel seyler paylastik, istedim ki grupta ki tum arkadaslarim gonlunden gecenleri yazabilsinler. Simsicak dostluklari ve sonu gelmez sorularima sabşrla cevap verdikleri icin tesekkur ediyorum. Sizleri cok seviyorum. Sanal ortamda baslayan arkadasligimiz buyuyup guzel dostluklara donustu umarim omur boyu devam eder.

Monday, October 31, 2005

GULE GULE HUZUN


GULE GULE HUZUN,
Bazi insanlar vardir, yasaminiza renk katarlar,
Bazi insanlar vardir, konusmadan gozlerinizden anlarlar,
Bazi insanlar vardir, icten arkadasliklarini paylasirlar sizinle hic dusunmeden,
Bazi insanlar vardir, hic dusunmeden sizi kirarlar...
Neden mi yazdim simdi bunlari? Cunku isyerinde ki bir arkadasima kirildim, yazip icimden atmak istedim. Gerci eskiden olsa daha cok harap ederdim kendimi.Ama artik buyudum sanirim. Hayat denen oyunda her tur insanin oldugunu ogrenmeye basladim belki de.
Esimin; " uzmesini istedigin sey seni uzebilir" sozunu hatirladim.
Insanlar hakkinda art niyet dusunmeyip iyi niyetli olmak yipratiyor ama ben yilmadan, insanlar hakkinda iyi dusunucem, yine yapilan seyleri gormezden gelicem ve hatali davranislari icin hakli sebepleri oldugunu varsayicam.
Herseye ragmen huzurlu bir aile ve tatli mi tatli, butun dertlerimi unutturan minik bir oglusum oldugu icin sukredicem.Iyi ki yanimdalar...
Oh yazdim rahatladim biraz, canim oglusum, canim esim, canim annem-babam, canim kardesim ve canim arkadaslarim sizleri cok seviyorum iyi ki varsiniz...

Thursday, October 27, 2005

SEV BENI...

SEV BENI
Dun aksam haberlerde Malatya' da ki Cocuk Esirgeme Kurumunda yasanan insanlik ayibini aglayarak izledim. Kucucuk, masum bedenlere acimasizca eziyet edenlerin, insanlari olduren canilerden farki yoktu. Yapilan siddet iclerinde ki cocuklari oldurdu. Gozlerinde ki kirginlik, korku ve saskinlik dolu ifade gozlerimin onunden hic gitmeyecek...
Peki boyle birseye maruz kalmak icin ne yapmislardi? Sadece cocuklugun gerektirdigi davranislarda bulunmak, sevgi ve ilgi beklemekti butun suclari. Dayak vucutlarinda yaralar acti ama ya kalplerinde ki ve dusuncelerinde ki yaralar?Onlar ne olacakti?Kirilmis bir vazo bile hicbirzaman eskisi gibi gozukmez.
Hayatta anneleri ve babalari tarafindan terkedilip, sevgisiz bir ortamda buyumeyi kendileri istemedi, sevgiyle atan kucuk yureklerinin paramparca olmasini da istemediler.Benimde yuregim onlarinkiyle birlikte paramparca oldu...Soylenecek cok sey var ama boyle bir olayda duygularimi ifade etmekte zorlaniyorum. Umarim adalet yerini bulur. Umarim insanlik sifati bile yakismayan bu insanlarinda vicdan azabindan yurekleri paramparca olur. Umarim belleklerinden cikmamacasina yaptiklari bu vicdansizlik omur boyu yakalarini birakmaz...
Cocuklar bu dunyada bize verilen en guzel hediye, nadide bir cicek gibi sevgiyle ve ilgiyle buyuyorlar. Masum, kucucuk ve melekler kadar masumlar. Dayak atan ellere degil sefkatle saran kucaklara ihtiyaclari var.
Bu olay dunyada kimbilir kac cocugun daha bu sekilde siddete maruz kaldigi sorusunu aklima getirip dehsete dusmeme sebep oldu :(
Cocuklarimizi koruyalim onlara sahip cikalim.Malatya halkini gosterdikleri duyarliliktan oturu tebrik ediyorum. Onlar tum insanlara cok guzel ornek oldular. Umarim bu tur olaylarda herzaman bu sekilde duyarlilik gosterebiliriz.Kimbilir belki birgun hayal ettigimiz huzur dolu yasama, insanlarin degerli oldugu hayat kalitesine ulasabiliriz...
Resim:www.roadhousegrill.com

Monday, October 24, 2005

HADI BAKALIM

HADI BAKALIM
Portakal agaci ile basladi hersey.Ordan diger bloglarin oldugunu kesfettim derken aliskanlik yapti...Bende birtane yapmaliyim deyip oglusuma bir blog actim sonra oglumla ilgili bir gunluk ve en sonunda kendime ait bir blog...
Blogskins sitesinden bir skin sectim kendime ama comment kismi aktif degil galiba neyse bunuda hallederim zamanla.Blog dunyasi cok genis daha ogrenilecek bir suru sey ve okunacak bir suru blog var:)
Bimbamboomm cok sukur dostlar benimde artik bir blogum varr...

Benimde blogum var artik

BENIMDE BLOGUM VAR ARTIK
Sonunda kendime ait de bir blog hazirlamaya karar verdim.Bakalim nasil bisi olucak...Aklima gelen herseyden bahsetmek istiyorum umarim guzel olur.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails