Wednesday, November 30, 2005

YENI BLOGLAR

YENI BLOGLAR
Iflah olmaz bir blog hastaligina tutuldum. Yeni yeni bloglar kesfettikce mest oluyorum aman Allahim ne olacak benim sonum...
Iste blog denizinde yakalayabildigim bloglar :)
Bebis bekleyen sevimli blogger sumuklubocek, bebisini hayirlisiyla kucagina almasini diliyorum.
Three4one onunda benim gibi bir oglusu var,
Bugun kesfedip cizimlerine agzim sulanarak baktigim pinomino,
"Mor koyun meler gelir" turkusunu en iyi soyleyen morkatya,
Ve askbocugu yuvasinda herseyin bir an once yoluna girmesini diledigim gun ...
Ben blog denizinin derinliklerine dogru dalmaya gidiyorum, bakalim daha neler bulucam :)

Tuesday, November 29, 2005

GELSIN REKLAMLAR...

GELSIN REKLAMLAR....
Dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar.
Kartal agzina bir Neogum atar, Xylitol ve aroma tanecikleri agzina dolar.
Dala baska kartallar da konar, o kartallar da benzersiz lezzeti arar.
Ama bizim kartal sakizlarini metal kutuda saklar, digerleri bos bos etrafa bakar.
Kartallar kalkar dallar sarkar, yuzlerce kartal Neogum arar.

First' un metal kutularinda ki yeni sakizlarini gormussunuzdur. Favorim mavi olanlar. Metal kutu fikri de cok hos bence, ustelik boyle garip tekerlemelerde cikiyor icinden...Ama Azra Akin' i mistik bir magarada garip hareketlerle gordumuz reklamini bir turlu sevemedim.Hani birde sarkisi var;
Muthis aromasi tam ortasinda
Tukenmeyen lezzet Neogum' da
First Neogum, lezzeti kalbindee...
kac gundur tekerleme gibi takildi aklima sayiklayip duruyorum ve ---reklamin iyisi kotusu olmaz--- sozunu daha iyi anliyorum.Bizde reklamlar cok kiymetli. Oglusum reklamsiz yemek yemiyor. Aralarinda sevmediklerimiz ve favorilerimiz var tabii.
Mesela Lipton' un sanirim yesil cay reklaminda ki cinli amcadan korkup, baska taraflara bakiyoruz. Ama bembeyaz caanim tavsana meyve suyu icirirken mahveden cocugun oldugu reklami gulumseyerek izliyoruz. Bazi reklamlar o kadar etkili ki gidip tv' ye dokunmadan edemiyoruz, zavalli tv kucucuk parmak izleriyle dolu...
Reklamlari o kadar sevip benimsemisiz ki, oglusum uyudugu saatlerde gozlerimizi faltasi gibi acmis bir vaziyette reklam izlerken yakaliyoruz kendimizi. Ee o kadar isimize yariyor, kutsal bir gorevi var. Hatta bir ara reklamlari download edipte yorum yapabileceginiz birkac siteye uyeydim. Her hafta mailime bilgi mesajlari gelirdi. Bu hafta su reklamlari ekledik diye, sonunda biktilar galiba gondermiyorlar artik...
Evde ki bilgisayarda bir suru reklam durur, acil ihtiyac aninda tiklamak icin hazir beklerler.Oglusumun pembe dizileri, futbol maclari, sezon filmleridir onlar. Cogu kisiye gormekten bikkinlik veren reklamlari sabirsizlikla bekleyip, ustune ustluk bittigi icin soylendigimize bazen ben bile inanamiyorum.Elimizde kumanda kanal kanal dolasip reklam bulmak icin zap yapiyoruz. saka degil gercek, cocuklu olanlar beni cok iyi anliyacaklardir...
Buradan reklamlari fikir eden, hayata geciren herkesi saygiyla selamliyorum. Iyi ki varsiniz...

Monday, November 28, 2005

MUAYENENIZI NASIL ALIRDINIZ?

MUAYENENIZI NASIL ALIRDINIZ?
Hastaneden geldim az once, onemli bisi degil kontrol icin gitmistim. Burada ki ozel hastanenin , hasta karsilama politikalarina hayranim. Kendinizi hasta gibi degil de, bir otel musterisi gibi hissediyorsunuz. Kapidan adiminizi atar atmaz insana huzur veren bir hava, hastaliginizi unutuveriyorsunuz. Size yol gostermek icin can atan bakimli-makyajli bayanlar. Gayet kibar bir sekilde " hosgeldiniz" diyorlar, gulec bir yuzle...
Sonra islemler icin size eslik ediyorlar. Son derece modern bir mekanda plazma tv' nizi izleyerek bekliyorsunuz. Arada yine ayni hos bayanlar " kusura bakmayin, sizi cok beklettik, birazdan alicaz" diye bilgi veriyorlar.Doktorlarin mekanlari yine hastaliginizi unutturacak sekilde ferah, duvarlarda ki puzzellari inceliyorsunuz. Hastalarin rahati icin hersey dusunulmus. Verilen hizmete o kadar alisiyorsunuz ki, isiniz bitince oradan ayrilirken uzuluyorsunuz :)Belki de hersey ozel olmali. Insanlara fazla deger verilmeyen ulkemiz de, insana hizmeti on plana almis kuruluslari gorunce ozellestirmenin gerekli oldugunu anliyorsunuz bi daha...Ister istemez kiyaslama yapiyorsunuz kafanizda.
Devlet hastanesine gitseydim ne olurdu? Cok sukur eskisi gibi degil hastaneler ya da en azindan burada ki boyle. Modern fikirleri olan bir bashekimimiz var ve hasteneye getirdigi yenilikler gormezden gelinemez. Daha temiz, daha buyuk ve beklerken klasik muzik sesleri gelen bir hastanemiz var.
SSK' da yapilan degisiklikler nedeniyle hasta sayisinda ki artis biraz zorluyor. Adiminizi atar atmaz son deredece bunaltici bir havanin icerisine giriyorsunuz. Sizi bekleyen uzuuunn kayit sirasina bakip kendinizi daha da hasta hissediyorsunuz. Sirada uyaniklik yapmak isteyenlerle savas edip, sinir sisteminizi alt ust ediyorsunuz.
Sira size geldiginde bilgisayar basinda ki bayanin kafasini kaldirmadan " saglik karnenizden fotokopi cektirin" denen sesini duyup, kizin bogazina yapisip " kardesim madem fotokopi denen bir olay var, suraya bir yazi assaniz biryeriniz mi eksilir?" dememek icin icinizden 10' a kadar sayiyorsunuz. Fotokopi cekmek icin arkanizi dondugunuz de yine uzun bir kuyrugun sizi bekledigini goruyorsunuz.Hala sakinseniz, donup tekrar kayit sirasina giriyorsunuz, kafasini kaldirmayan bilgisayar insani bu sefer hangi bolume gitmek istediginizi soruyor, acaba neyim vardi? diye dusundukten sonra agzinizdan dokuluyor kelimeler ama daha muayene olmadan yorgun durumdasiniz.
Saglik karneniz elinizde polikliniklere cikiyorsunuz, muayene olacaginiz kapinin onunde bu sefer de hasta defterine kayit olmak icin cehennem gibi bir kuyruk, caresiz bekliyorsunuz. Asik suratli, sanki tavuguna "kis" demissin gibi size bakan hemsire kaydinizi yapiyor. Doktorun gelmesini bekliyorsunuz. Kalabalik surekli hareket halinde, koridorda bir o tarafa bir bu tarafa giden insanlar ve aglayan cocuklar dolu. Sira size geliyor, doktor sizden daha yorgun bir sekilde soruyor neyiniz var diye?" Neyim yokki?" diyorsunuz icinizden.
Gun boyu yogunluktan bezip kendini otomatige alan doktor muayenesinden sonra ilaclar yaziliyor receteye ve onca saat bekleyipte, maksimum 15 dakika icinde biten muayeneden cikip kacar adimlarla olay yerini terkediyorsunuz.Iste ikisi arasinda ki fark.Birinde gordugunuz ilgiden mest olmus, hastaliginizi unutmus bir sekilde ayriliyorsunuz, digerinden yorgunluktan kendinizi kipirdatacak haliniz kalmamis ve yasadiginiz stres sayesinde hastaliklariniz cogalmis bir sekilde ayriliyorsunuz.

Friday, November 25, 2005

YANIC


YANIC
Kayinvalidemler bizdeler bu hafta, dun yemek benden dedi. Corum yemeklerinden olan yanic' i yapti bize. Corum yemekleri genelde hamur isi agirlikli; katmer, nokul, beyaz baklava ve daha bir suru yemegi bayila bayila yiyorum. Hele yazin Corum' a gittigimizde esimin halasi Gurcu halamiz bir su boregi yapmisti parmaklarimizi yemistik. Bu konularda cok becerikli. Sonra Gulten halamiz kendi elleriyle incecik actigi hamurdan gozleme yapmisti, kokusu hala burnumda ve tadi damagimda kaldi...
Oglusum' da benim gibi hamur islerini cok seviyor. gecen gun babaannemin yaptigi patatesli borekleri buyuk bir istahla yemisti. Aksam ispanakli Yanic' i da bayila bayila yedi. Burdan yeniden kayinvalidemin eline saglik diyorum :)
Tarifini sordugumda ;
Hamuru icin iki secenek oldugunu soyledi. Birinci ve kolay secenek bir ekmek firinindan hamur almak, ikinci secenek ise yas maya, tuz ve suyla kendi hamurunu hazirlamak. Bunlar ekmek firinindan alinmis hamurla yapildilar, bence hamur hazirlamaya hic gerek yok.
Ici icin;
Ispanak, kiyma, sogan, baharat, biraz zeytinyagi ve tuza ihtiyacimiz var. Miktarlari ve cesitliligi konusunda ozgursunuz, bu yerken az ya da cok ic istemenize bagli, bol olursa daha iyi oluyor tabi. Kiyma ve sogan kavruluyor, ispanaklarda aksam dan temizlenip bekletiliyor. Yapacagimiz zaman butun malzemeler karistiriliyor sonra hamurdan parcalar koparilip, merdaneyle aciliyor ( boyut vermek gerekirse bir tatli tabagi buyuklugunde) hazirladigimiz icten koyuyoruz ve kenarlarini ust uste getirip kapatiyoruz.
Patatesli ya da lorlu icle de guzel oluyor.
Yagsiz teflon tavada altini ustune iyice pisirdikten ve tavadan alip iki yuzunu de margarinledikten sonra afiyetle yiyoruz. Sonuc mukemmel, lezzetli yaniclar midenize dogru hoplaya ziplaya gidiyorlar :)

Thursday, November 24, 2005

EBE EBE EBE

EBE EBE EBE
Sevgili Nine ' nin beni ebeledigini gorunce heyecanlandim birden. Neyse ki hep icice oldugum bir konu, simdi sorulara soyle bir goz atalim;

KAC SAAT INTERNETTEYIM?

Ortalama birsey soylemek gerekirse, sabah 8 den aksam 6 ya kadar internetteyim, ama bazen sabahlari ise gitmeden once ve aksamlari oglusum uyuduktan sonra esimden firsat kaldigi zamanlarda da internette geziniyorum.

KAC TANE MAIL ADRESIM VAR?

Hmm bu biraz zor bir soru, sayalim bakalim; 7 tane mail adresim bunlar haricinde bakmadigim icin kapananlar var.

BENIMLE BUTUNLESEN NICKNAME IM VAR MI?

Evet, ama 1 tane degil trefoil, qwalin anlet veee digerini soylemiyim cunku eksi sozlukte desifre olurum soylersem :)

INTERNET ORTAMINDA TANISIP GERCEK HAYATIMDA PEKISEN ARKADASLIKLARIM OLDU MU?

Bir hayli oldu; oncelikle esimle internetten tanisip, 1 hafta sonra gorusup, 2 ay sonra da evlendik, iyi de etmisim. Onun haricinde canim arkadasim nagisle karnimiz burnumuzdayken, mail yoluyla tanisip bu arkadasligi dostluga donusturduk, selamlarimi gonderiyorum ve kendisini cok seviyorum. Ayrica uyesi oldugum guzelbebekler grubunun guzel anneleriyle sanaldan baslayip gercege donusen ve gun gectikce buyuyen arkadasligimiz var. Blog arkadaslarimdan henuz kimseyle gorusemedim umarim o da ilerde olur...

INTERNET UZERINDEN ALISVERIS YAPIYOR MUYUM?

Arkadaslari tarafindan " internet kurdu" lakabi takilan biri olarak diyorum ki sanal alisveris en buyuk zevkim. Cogu seyi internetten alirim. Tur olarak farketmez. Istanbul' dayken daha dune kadar mutfak alisverisimi de internetten yapiyodum ama burda oyle bir sansim yok. Pasa pasa markete gitmek zorunda kaliyorum :(

LUTFEN SU IKI KELIMEYI IKI SN. DUSUNUP ILK AKLINIZA GELEN CUMLEYI YAZINIZ ; " YA INTERNET OLMASAY DI?"

AMAN TANRIIIIMMM("DIKKAT SAHAN CIKABILIR" programinda Sahan' in dedigi gibi..)

Bende uzun suredir ortalarda gozukmeyen Pirik' i ve Figen' i sobeliyorum...

MESGULUM DUSUNUYORUM

MESGULUM DUSUNUYORUM

of ic karartici birgun, yagmur dunden beri ayni ritimde yagmaya devam ediyor. Evde olsam bu havada oglusumu da yanima alip uyumak super olurdu, ama calisirken hic zevkli gelmiyor. Maillerime bakiyorum bugun pek hareket yok herkes benim durumumda galiba...

Isyerinde bir sessizlik, herkes dusunceli bir takim degisiklikler oluyor ve bu degisiklikten paylarina neler dusecegini dusunuyorlar. Kimsenin is yapasi yok. Kafalar karisik, hersey belirsiz , dusunmekte fayda etmiyor.

Bende dusunuyorum, ilerleyen gunlerde isimiz basimizdan asicak. Fazla mesailer basliyacak, oglusumu daha az gorucem. Calisan annelerin hep sancidisir bu, calisarak cocuklarimiza haksizlik yaptigimizi, beraber gecirebilecegimiz zamanlari onlardan caldigimizi dusunuruz. Yine de genelleme yapmiyim en azindan benim icin durum boyle. Oysaki daha iyi bir gelecek hazirlamak icin cirpiniriz; daha iyi okullarda okusun, daha iyi islerde calissin, egilmesin, bukulmesin isteriz.

Tabi hangisinin daha iyi oldugu tartisilir bir konu. Daha iyi bir gelecek icin cocugunuzla gecireceginiz kisitli zamanlar, ozlemler, keskeler mi? yoksa evde oturup, tum zamanizi beraber gecirip, doyasiya sarilip koklasip, oldugu kadarla yetinmek mi? Iste bu ikisi arasinda gelgitler yasarim hep...

Ama her halukarda, yillar sonra " sen niye diger arkadaslarimin anneleri gibi evde oturmadin?" ya da " sen niye diger arkadaslarimin anneleri gibi calisip bana daha iyi bir gelecek hazirlamadin?" sorulariyla karsi karsiya gelecegiz. Insanoglu hep sahip olmadigi seylerin hayalini kurar cunku. Sadece kisa zamanlarda elimizde olanlardan mutlu oluruz.Bu bir tur lanet gibidir, durumumuzdan sikayet etme laneti :)

Yagmur hala yagiyor, hipnotize oluyor gibi yavas yavas gozlerim kapaniyor, 3' e kadar saydigimda hic birsey hatirlamiycam, 1-2-3.....

Wednesday, November 23, 2005

YENI LINKLER

YENI LINKLER

Blog dunyasinda gezinmeye devam ettikce, yeni yeni arkadaslar ediniyorsunuz. Bunlardan biri benim gibi yeni blogculardan huysuz ve tatli , huysuzlugunu gormedim ama okudugum kadariyla tatli bir insan :),
Digeri; , mail grubdasim, arkadasiyla birlikte yaptiklari yemekleri anlatan bir blogu var, adi yemek ve biz .
Ayrica bugun kesfettigim, istahimi kabartan yemek tariflerinin ve sicak bir ortamin oldugu hos bir blog ; gelincikler
Bundan sonra onlari da takibe aldim :)Hayirli ugurlu olsun...
****Yeni link yazima ek yapiyorum; dun yazilarini okuyup cok begendigim bir blog arkadasi daha buldum kendime, nine ile dede , seninle tanistigima memnun oldum :)

PORTAKAL AGACI MUDAVIMLERI


PORTAKAL AGACI MUDAVIMLERI

Bu gunlerde isim gucum, portakal agacindaki tarifleri takip etmek, denediklerimi dostlarimla paylasmak onlari portakal agaci mudavimi yapmaya calismak, blog blog dolasip yeni bloglar kesfetmek ve blog fikrini arkadaslarima asilamak :)
Gecen haftasonu ablamlardaydik. Portakal agacinda ki tariflerden alman pastasini denedigini soylediginde agzim sulanmaya basladi. Ama yemekten yeni kalkmistik ve tika basa doluyduk mecburen tadina bakmak icin gecenin ilerleyen saatlerini bekledik. Nihayet mideler biraz hafifleyip alman pastasina yer acildiginda pasta ablamin elinde kapidan gorundu. Hemen fotograf makinasini kapip muhtesem fotografciligimla bir kac poz cektim. En kisa zamanda fotograf cekmeyi ogrenmem lazim biliyorum tamam tamam farkindayim.
Yeni tarifler denemek, onlari tadtirip fikir almak hele de begenildiklerini duymak cok hosuma gidiyor. Oglusumdan firsat buldugumda birseyler yapmaya calisiyorum ve ablaminda boyle bir girisimde bulunmasi cok hosuma gitti.Ellerine saglik cok guzel olmustu basarilarinin devamini bekleriz :)
Gelelim nasil yapildigina, gerci sevgili Hatice' nin sitesinde var ama beni simdi ugrastirma bulamam derseniz buyrun tarifi;
Kek icin malzemeler; 2 yumurta, 1 cay bardagi seker, 60-70 gr.erimiz margarin, 1 cay bardagi sut ve yogurt (karistirilmis), 3 cay bardagi un (elenmis), 1 paket kabartma tozu.
Krema icin malzemeler; 2 su bardagi sut, 1 yumurta, 2 yemek kasigi un, 4 yemek kasigi seker, findik buyuklugunde margarin, vanilya ve pudra sekeri.
Yapilisina gelince; kek malzemelerinin tumunu bir kapta karisitirarark yaglanmis yuvarlak kek kalibina dokuyoruz. Hamur kivamli olup, kendiliginden kaptan akmiyorsa bir parca sut ekleyip onceden isinmis 170 dereceli firinda ustunun kizarmamasina dikkat ederek 20 dk. pisiriyoruz.
Diger tarafta, krema malzemelerinden margarin ve vanilya haric hepsini karistirarak kaynayincaya kadar pisiriyoruz. Kaynayinca margarin ve vanilya eklenecek.
Pisirdigimiz keki ikiye bolup, arasina ilittigimiz kremayi surdukten sonra keki kapatip, uzerine bol bol pudra sekeri dokuyoruz. Iste bu kadar.
Sonuc nefis, midenizi senlendirecek hafif bir pasta, denemenizi tavsiye ederim...
Sevgili Hatice 'ye bu guzel tarifleri bizimle paylastigi icin cok tesekkur ediyorum.

Tuesday, November 22, 2005

ESKIDEN COK ESKIDEN...

ESKIDEN COK ESKIDEN....
Havalarin sogudugu ve yilin ilk karinin yagmaya basladigi su gunlerde eskiden kullandigimiz, simdilerde kombi, kalorifer, klima gibi seceneklerin yerini aldigi sobalar geldi aklima. Degisen hayatimizla birlikte kesfedilen kolayliklara uyum saglayarak sobalari yavas yavas biraktik. Oysaki hepsinden farkliydi sicakligi. Gurul gurul yanarken taa icimizi isitirdi.
Ustelik evde bircok gorevi ustlenmisti. Haftasonu kahvaltilarinin vazgecilmez unsuruydu. Ustunde kizaran ekmeklere birde yag surulunce tadina doyum olmazdi. Hatirliyorumda babam oda guzel koksun diye mandalina kabuklarini dizerdi ustune, yanan kabuklar hos bir koku yayardi etrafa.Onun ustunde demledigimiz cayin tadi bir baska olurdu.
Sadece bu kadar mi? Aksamdan islattigimiz kuru fasulyeyi, demirbas olan bir gugum suyu ve isitilan yemekleri gorebilirdiniz ustunde.Ustelik borusuna taktiginiz bir aparat sayesinde camasirlarinizi kurutabilirdiniz.Birde anneannemin kuzine sobasinin ayri bir yeri vardir hayatimizda.
Sabah kahvaltilarinda; bir dilim ekmegin uzerine dizilen sucuk ve kasar peynirinin citirtilarla pisen pinar cedar' in sesini duyardik, bu ses istahimizi daha da kabartir, sobanin onunde sabirsizlikla beklerdik. Kiymali-soganli pidenin, dizmananin tadi baskaydi o zamanlarda. Simdi hersey degisti.Cok az evde soba var artik, anneannemin kuzinesi hala duruyor ama yaslandigi icin artik birsey yapamiyor. Odun-komur sobalarinin yerini dogalgaz sobalari aldi.Ama eskisi gibi icimizi isitmiyor. Ustelik baska bir fonksiyonu da yok...
Soba ustunde pisen kestaneleri ozledim, caydanliktan ninni gibi gelen sesleri ozledim, yanan mandalina kabugu kokusunu ozledim ve cocukluk anilarimi ozledim...

Friday, November 18, 2005

HEYECANLIYIM

HEYECANLIYIM...

Yarin yani cumartesi sabahi Istanbul' a gitmek icin erken yola cikicaz. Haftasonu ordayiz. Uzuuunnnn zamandir gormedigim guzelbebekler grubunda ki arkadaslarimla bulusucam. Hem yola cikacak olmamiz hemde arkadaslarimi gorecek olmam yuzunden cok heyecanliyim, icim icime sigmiyor. Bu bulusma biraz buruk olucak, cunku en son bulusmamamiz simdi aramizda olmayan Senay arkadasimizdaydi, onun olmadigi ilk bulusma olucak. Hepimize zor gelicek bu...
Hayat hep ummadigimiz seyler cikariyor karsimiza onun icin, sevdikelrimizle ne kadar cok vakit gecirirsek o kadar iyi. Bazen hayatin akisina o kadar kaptiriyoruz ki kendimizi, sevdiklerimize telefon acip bir alo demeye bile firsat bulamiyoruz. Ama boyle aci olaylar bazen frene basmamiza, hayata bakis acimizi degistirmeye neden oluyor.
Keske diyoruz, keske boyle olmasaydi, keske daha cok gorusebilseydik, keske sevdigimizi daha cok gosterebilseydik, keske kendimize de vakit ayirsaydik...Ama hayat ertelenmeyecek kadar kisa. Birgun biryerde bitiveriyor aniden, ,yapicaklarin var miydi, sevdiklerinle yeterince zaman gecirebildin mi diye size sormuyor...Onun icin hadi telefonu kaldirip uzun zamandir aramadigimiz sevdiklerimizin hatrini soralim, azicik frene basalim ileride keske dememek icin...

Wednesday, November 16, 2005

CNBC-E DIZILERI



CNBC-E DIZILERI

Aksam uyumak icin yattigimda aklima Buffy the wampire slayer ve Angel dizilerini ozledigim geldi. Yayinlanmaya basladigi gunden itibaren byuk bir merakla izleyip, hayatimizin bir parcasi haline gelen bu iki dizinin bitmesi uzun sure buyuk bir bosluk yaratmisti.
Isten dondugum bir aksam tanismitik Buffy ile korku filmleri hastasi biri olarak dikkatimden kacmamisti boyle ilginc bir dizi. Evlendikten sonra esime de sevdirmistim.





Persembe aksamlari bizim icin Buffy gunuydu, o gune hicbirsey ayarlamazdik.ne bir aktivite ne bir arkadas toplantisi, kosarak eve gelip dizinin baslamasini beklerdik. Izledigimiz butun diziler bir sure sonra eski heyecanini yitirmis ama bu dizileri 4 sene boyunca gozumuzu kirpmadan, soluksuz bir sekilde izlemistik. Sonra isyerinde benim kafadan olan Ilknur arkadasima da sevdirdikten sonra dizi hakkinda konusup kritik yapmaya basladik. Sonra isi ilerletip dizi ile ilgili siteleri arastirmaya basladik, resimler topladik, arsivimiz doldu tasti:)
Kazaa adli programin revacta oldugu zamanlarda birlikte kafa kafaya verip, dizinin bolumlerini download ettikten sonra ozenle cd lere kaydedip bu sekilde de bir arsiv olusturduk gerci birkac bolum hala eksik ama olsun ozledigimizde cikarip izliyoruz ordan...



Daha sonra Angel dunyanin iyiligi ugruna asklarindan vazgecince bir dizimiz daha oldu. Diziler pazar gunu arka arkaya saatlere alindi. Bu sefer pazar gunu evde dizi gunleri ilan edildi. Saat 08:00 den itibaren bizim icin iki saat hayat Sunnydale kasabasinda ve Los Angeles sokaklarinda devam etmisti. Iblislerin ve insanlarin ic ice yasadigi, iyilerin herzaman kotuleri yendigi, biri insan digeri bir cingene tarafindan lanetlenerek ruhu geri verilen wampirin masalsi askini izlemistik. Maalesef her guzel sey gibi buda bitti.

Cnbc-e de hala guzel diziler var ama bu iki dizinin yeri hicbirzaman dolmayacak.
Simdi ise severeke izledigim diziler The O.C. ;konusu itibariyla surukleyici bir dizi, aralik ayinda yeni sezon bolumleri yayinlanacak olan Desperate Housewives; ev hanimlarinin kesinlikle izlemesi gereken, kendilerinden birseyler bulabilecekleri bir dizi, scrubs; hastane ortaminda gecen komik olaylari anlatan bir dizi, x files; herkesin bildigi artik bir klasik halini almis x dosyalarinin incelendigi bir dizi, Nip/Tuck; gec saatlerde yayinlanmasi yuzunden siki takipcisi olamadigim ama iki estetisyen arkadasin sira disi yasantisini anlatan bir dizi, bunlarin haricinde yine takip ettiklerim arasinda bitmis olanlar; ally mcbeal, dawson' s creek, hala devam edenlerden; spongebob squrepants, the simpson, according to jim, without a trace, smalville ve carnivale var.
Sanirim cnbc-e sayesinde dizi kolik olup ciktim, hayirlisi bakalim....

Tuesday, November 15, 2005

BUZDOLAP.COM



BUZDOLAP.COM

Arkadasim Yaprak sayesinde degisik bir site kesfettim. Buzdolabi resimlerini gonderip tum buzdolaplarinin biraraya toplanmasini sagliyorsunuz :) Adresi www.buzdolap.com, incelemenizi siddetle tavsiye ederim. Ayrica bugunden itibaren bannerlarini ekleyerek blogumda yer vermeye basladim. Bende firsat buldugumda buzdolabimi arkadaslariyla bulusturmak istiyorum...Bizim evde buzdolabi cok degerlidir. Oglusumun yiyeceklerini, bizim abur cuburlarimizi ozenle saklar. Hic sikayet etmez. Ayrica oglusumun sicak olan mamalarin sogutmanin en guzel cozumudur:)

Saturday, November 12, 2005

RENK CUMBUSU


RENK CUMBUSU

Bugun cok hareketliydi az once oglusum uyudu da birseyler yazayim dedim. Sabah kalktigimda sag bademcigim bogazimi durtup duruyordu, gun icinde de bu durum gecmedi...Haplarin etkisiyle dun aksami zor ettim, eve gelince de erkenden yattim saat 8 di.
Once market alisverisi yaptik.Sonra oglusumu "atti" sine kavusturmak icin tekrar ciktik. Hasta olmasindan korktugumuz icin iyice sarip sarmaladik, robot gibi oldu oglusum:) Gecen gun siyah kadife bir ceket almistim daha sonra annemle bana yakismadigi konusunda anlastik. Yerine kot pantolon aldim. Ama aclen gobek bolgemde ki kilolarimi vermem lazim. Begendigim modeller olmuyor. Ufaktan ufaktan karin egzersizleri yapmaya basladim.Gittigimiz magazada satis elemani bayanlar oglusuma hasta oldu:) Bakilmadik yer birakmadi orda herseyleri karistirdi. Ayrica yolda goren herkese gulucukler attik. Daha kucukken boyleyse kizlar kaparlar oglusumu elimden :)
Disari cikarken bebek arabasini almamsitik cok buyuk bir hata, bu hatanin bedelini kollarim odedi, yurudukce agirlasti oglusum eve kendimi zor attim. Kollarim hala titriyor:)
Eve gelince halam telefon etti aksam musaitseniz size gelicez diye. Onlar icin bir pasta yaptim, pastabanlar saolsun eskisi gibi pandispanyalar yapmak tarihe karisti, gerci herzaman evde yapilmisi makbuldur ama benim gibi zamani olmayan vatandaslar icin harika bir bulus. Birde pasta kremasi aldiginiz zaman olay bitmistir.Ben kendi pastama renk cumbusu dedim. Renkli pasta suslerini gordugumde hep kucukken halamin yaptigi islak kekler gelir aklima.Birde buyuk halamin (bu aksam bize gelecek olan) yaptigi cayli kekler. O zaman tadina doyamazdim.Uzun suredir pasta yapmamistim iyi geldi bu pasta. Gobek mi oda neymis :))

Friday, November 11, 2005

BILIN BAKALIM BU NEDIR?


BILIN BAKALIM BU NEDIR?

Birseye benzetebildiniz mi? Bir icecek ama ne??
Gecen gunlerde artik kis geldi portakalin tam zamani deyip almistik. Eve gelince heveslenip suyunu siktim ama o da neee, limondan bile daha eksiydi bu portakallar. Bir daha yuzune bakan olmadi, zira evde benden baska eksi seyler seven bulunmadigi icin kimse bir girisimde bulunmadi.Portakallar yenecekleri gunu beklemek uzere balkonda ki yerlerini aldilar.
Gecen aksam portakallara bir sans daha vermeye karar verdim. Esim annem ve ben uclusu olarak butun portakallarin suyunu cikardik:) Oglusumda kati meyve sikacagi calistikca korkup aglayarak bize yardim etti. 1 Kilo portakaldan yaklasik 300 ml su cikmasi azmimizi kirmadi, madem bu kadar ugrastik icmeliydik.
O gunde gribe hosgeldin partisi verdigimiz gundu. Sevincten hapsuruklarla karsiladik gribi. E evde bu kadar hasta varken bol ihlamurun iyi gelcegini dusunerek, bir suru ihlamur kaynattim. Sonra annem portakal suyuna bakarak " bu portakalar cok eksi , ihlamurun icine limon niyetine koysak ne olur" diye bir fikir ortaya atti. Denemeye degerdi, kaybedecek birsey yoktu:) Ihlamur ve kopuklu portakal suyu karisinca ortaya bu goruntu cikti.
Tadina gelince portakal aromali ihlamur fikrini oy birligiyle tuttuk. Yeni tadlar zaten hep ilgimi cekmistir bu sayede yeni birsey kesfetmis olduk. Denemeniz tavsiye edilir.
Bu aralar dogum nedeniyle kaybolan hafizami geri getirmeye calisiyorum. Yapacagim iki isden birini mutlaka unutunca bunun icin birseyler yapmak gerektigine karar verdim. Sirf bu yuzden bir ara basketbol maclarina merak salmistim. Kim kiminle nerede mac yapiyor. En basarili basketbol takimlari hangileridir. Nba sitesini ve skorlari takip etmeler falan boyle ciddi girisimler icindeydim. Oglusum uyudugu zamanlarda beni basketbol maci izlerken gorebilirsiniz. Sonra bu isin bana gore olmadigina karar verdim. Bir kere boy kompleksine girmenize neden oluyorlardi. Ayrica kotu anilarin hatirlanmasi cabasiydi. Atletik bir vucudunuz olmamasi nedeniyle lise yillarinda basketbol takimina girememek, arkadasinizin kardesinin attigi topun tam kafaniza gelmesi nedeniyle yildizlarla tanismak, acemilikten elinize carpan topun parmaginizi zonklatmasi gibi sevimsiz bir suru sey.
Basketbol macesari boylelikle sona erdikten sonra konuyu arkadaslarima danistim. Herkes birseyler soyledi, demir haplari, cinko takviyesi, vitamin takviyesi, beyin jimnastikleri onerilenler arasindaydi. Aktardan isirgan otu cayi almaya gittigimde camda yazan yaziyi gordum. Cinko cayi mucizevi hafiza acici, bu tam bana goreydi hemen almayilim dedim. Saticiya sordum dogrumu diye " abla super, muthis birsey" dedi. Hemen aldim ve yeni bir zafer kanamis edasiyla evimin yolunu tuttum, porblem kalmamisti, hafizama kavusacaktim artik. Sabah- aksam birer bardak icmek beni super hafiza yapicakti. 2-3 gun ictikten sonra kendi kendimi dinlemeye basladim. Bir degisiklik yoktu.Hala sabah ise geldigimde evden cikarken unutmayayim dedigim seyi unutuyordum. Sonuc husren. Ustelik simdi cayi da icmeyi unutuyorum, pek ise yaramadi galiba bu ghinko biloba cayi...
Baska onerisi olan??

Thursday, November 10, 2005

HASTAYIM YASIYORUM:)

HASTAYIM YASIYORUM:)

Dun sabah esnerken bademciklerim yerinden cikacak sandim ne kotu bir histi oyle...Kulaklarim tikandi zaten az cikan sesimi artik duyamiyorum. Burnum acik unutulmus cesme gibi surekli akiyor. Kafam kazan gibi oldu, sesler fazla geliyor.
Bugun doktora gittim, evde 1 yil yetecek kadar ilac oldu ve burun endoskopisi diye birseyin varoldugunu ogrendim. Muayene olurken dr.burnundan ameliyat olman gerekiyor dedi. Bastan saka yapiyor zannettim. Megersem ciddiymis, endoskopiyle baktik sol tarafta ki kikirdakta egrilik var. Ameliyatla duzeltilmesi gerekiyormus. Daha onceden hic boyle bir sorun olmadigini soyledigimde, muhtemelen dogustan onun icin farketmemissindir diye de bir aciklama yapti kendileri. Acaba diyorum hazir ameliyat olucaksam soyle bir dugme burun mu koydurtsam kendime hafif kalkik:)
Isyerinde plansizliktan yogun gunler yasiyorum. Ama benim plansizligim degil tabi. Bol bol uykuya ihtiyacim varken gereksiz islerle ugrasmak hic iyi gelmiyor:) Yatip 2-3 gun uyumak istiyorum. Tabi boyle birsey minik oglusum nedeniyle imkansiz.
Dun aksam "avrupa yakasi" ni izledim. Bayiliyorum bu diziye. Oyuncular cuk oturuyo yaptiklari rollere, buradan Gulse Birsel' i tebrik ediyorum. Iyi senaryo ve basarili oyuncularin karisimiyla harika bir dizi ortaya cikarmis...
Yine birgun bitti. Benim isler hala bitmedi...

ATATURK' TEN SON MEKTUP



ATATURK'TEN SON MEKTUP

Siz beni hala anlayamadinizVe anlamayacaksiniz caglarca daHep tutturmus "Yil 1919 Mayisin 19u" diyorsunuzVe eskimis sozlerle beni ovuyor, ovuyorsunuzMustafa Kemal'i anlamak bu degil.Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degilBirakin o altin yapragi artikBirakin rahat etsin anilarda sehitlerSiz bana neler yaptiniz ondan haber verinHakkindan gelebildiniz mi yoklugun, sefaletin?Mustafa kemal'i anlamak yerinde saymak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Bana mustular getirin bir dahaUygar uluslara esit yeni buluslardanKuru soz degil is istiyorum sizden anladiniz mi?Uzaya Turk adini Ataturk kapsulleriyle yazdiniz mi?Mustafa Kemal'i anlamak avunma degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Hala o acikli agitlar dudaklarinizdaHala oturmus bana On Kasimlarda agliyorsunuzUyanin artik diyorum, uyanin, uyanin!Uluslar fethine cikiyor uzak dunyalarinMustafa Kemal'i anlamak goz boyamak degil!Mustafa Kemal ulkusu sadece soz degilBeni seviyorsaniz eger ve anliyorsanizLaboratuvarlarda sabahlayin, kahvelerde degilBilim agartsin saclarinizi, kitaplarAncak boyle aydinlanir o sonsuz karanliklarMustafa Kemal'i anlamak aglamak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degilDemokrasiyi getirmisim size ozgurluguGoruyorum ki hala ayni yerdesiniz hic ilerlememisBirbirinize dusmussunuz halka egilmek dururkenHani koylerde isik, hani bolluk, hani kaygisiz gulen?Mustafa Kemal'i anlamak itismek degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.Arayi kapatmanizi istiyorum uygar uluslarlaBilime, sanata varilmaz rezil dalkavuklarlaBu vatan, bu canim vatan sizden calismak isterPaydos ovunmeye, paydos avunmaya, yeter yeterMustafa Kemal'i anlamak aldatmak degilMustafa Kemal ulkusu sadece soz degil.
Halim Yagcioglu

Monday, November 07, 2005

TATIL SONRASI

TATIL SONRASI

Tatillerin en sevmedigim yani, tatil sonrasi gercek hayat donmek... Uzaydan dunyaya firlatilmis hissi uyandiriyor insan da.Ne yapiyodum, nerdeydim, is mi? oda neydi? durumlari oluyor. Oglen oldu bir isi ucundan tutamadim, o blog senin bu blog benim dolasiyorum, kahve de ictim ama kendime gelemedim hala.
Bayram tatillerinde yine ayni manzara; trafik kazalari bir suru can aldi.Sanirim bu manzara hep boyle devam edecek, karayollarinin yeni calismasi bolunmus yolar bile bu ise cozum getiremeyecek sanirim. Milletce iyi sofor olmadigimiza karar verdim. Gerci eski yillara oranla trafik kazalari azalmis gorunuyordu ama yine de insanlarin en mutlu gunlerinde, sevdiklerinin olum haberi almasi hic hos degil.
Baska garip olaylarda var tabi, kucucuk Tekirdag' da komsumun oglu tinerciler tarafindan bicaklandi. Demek kucuk sehirlere bile gelmisler, devletin bu ise kesin bir cozum uretmesi lazim.
Canim arkadasim Nagi' simin Istanbul' da, arabada konusurken elinden cep telefonunu caldilar. Daha nelere sahit olucaz bakalim. Istanbul iyice kontrol edilemez bir hal aldi. Orda yasadigimiz senelerde en cok bu tur olaylardan korkardim. Bir hic ugruna insanin canina bile kiyabiliyorlar...Hos burdada boyle seyler olamaya baslamis ya neyse...Eskiler gibi dunyanin sonunun geldigini dusunmeye basladim. kendimi Edgar Allen Poe' nun kitaplarinda ki felaketi haber veren Baysi gibi hissettim simdi.Gerci onlar cok erken dusunmeye baslamislar, dunya hala donuyor bisey olmadi.
Birde nurtopu gibi 4.1 lik bir depremimiz oldu, hepimize hayirli ugurlu olsun. Boyle kucuk kucuk olsa, yavas yavas bosalsa enerji ne guzel olur, raziyiz yani...En son Pakistan' da ki depremide gordukten sonra evde ki hayat ucgenlerini arastirmaya basladim. Tabi oyle bir panik halinde ucgenler, dikdortgenler insanin aklina gelir mi yoksa topuklayip kacmaya mi calisirsin bilinmez ama bir ihtimal belki hatirlarim diye bilirkisiler gibi kollarim arkada bagli evi dolasiyorum.Napalim depremle yasamayi ogrencez artik ne kadar zor olsa da...
Amerikalilarin mustakil ev duzenine hastayim.Keske burdada olsaydi. Boyle ciban gibi garip garip apartmanlar turemesydi. Zaten apartman fikrini bulan adami bir bulursam soyleyecek iki cift lafim var. Isin gucun yok mu kardesim, ne ust uste koydun kutu gibi dizdin bizi...
Neyse nerden nereye geldik...Gercek hayata soyle bir donus yapmak lazim, 2,5 ay calisicaz sonra yine tatil:) Herseye ragmen tatilleri seviyorum, donusleri sevimsiz olsa da...

Wednesday, November 02, 2005

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Yine bir bayram geldi. Benim icin bayramlarin anlami uzun zamandir goremedigim akrabalarimi ziyaret etmek, yeni kiyafetler almak, her ziyarette ayri tatlarda ki tatlilardan yiyip mide fesatina ugramak, ustune yetmiyormus gibi cikolatalar dizmek, annemin yaptigi leziz samsa' dan yemek, sabah kahvaltisin da gelenek geregi yemek yemek demek....
Sabahlari annemin yaptigi yemeklerin nefis kokusuyla uyanilir, mutfaga gidilir gozler samsa' yi arar, bulununca mutluluktan gulumsenir kucuk bir cocuk gibi. Daha sonra uyuyan ev halki uyandirilir hep beraber sofraya oturulur, yemekler yenir.Sonra da bayramliklar giyilerek bayramlasma toreni baslar.
Kucuklugumuzden beri bayram icin yeni kiyafet alma telasi yasanir bizim evde. Bizim icin vazgecilmezdir. Bayram sabahi temiz ve yeni kiyafetler olmazsa kimsenin ici rahat etmez.
Gelen misafirler agirlandiktan sonra iade-i ziyaretler baslar:) Once buyukler ziyaret edilip elleri opulur, kisa sohbetler edilir, yorgun ama dostlari gormenin mutluluguyla eve donulur.
Yazi da gecen samsa arnavutlara ait bir tur borektir. Yapimi basit ama tadi lezizdir. Hazir yufkalar 4 parmak seritler halinde kesildikten sonra, iki ucundan tutulup, buzusturulerek tepsiye dizilir.Firinda pistikten ve biraz soguduktan sonra uzerini kapliyacak sekilde tuzlu sarimsakli yogurt dokulur. Bayramda tatli yemekten bayginlik geciren midenize cok iyi gelir.
Herkesin bayrami kutlu olsun, opulecek eller ve gorulecek dostlariniz hic eksik olmasin.Mutlu bir bayram gecirmeniz dilegiyle...
Arkadasim Gokhan cok hos bir bayram kutlmasi maili gondermis sizinle paylasmak istedim...
Cok eskidendi belki el opmeler, kenari dantelli mendiller icinde sekerler,
avuca zor sigan kocaman 2,5 liralik bayram harcliklari...
Postacinin getirdigi, uzaktaki dostlarin bayrami kutlayan bayram kartlari...
Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde.
Yillarca sadece seyahate gidenler tesadufen karsilastilarsa kutladilar birbirlerinin bayramlarini.
Artik bayramlar sadece birer "firsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi icin...
Ve birgun sanal alemle tanistik ve yeniden hatirladik bayramlasmanin keyfini...
Kenari dantelli mendiller, parlak kagida sarili sekerler, madeni
2,5 liralik bayram harcliklari yoktu belki ama bir kucuk haber vardi dostlardan;
uzun suredir karsilasmadigin, hala ayni adreste olup olmadigini bilmedigin...
Sanal da olsa hatirlandigini, unutulmadigini ogrendigin..
...Ve eski, tek yaprak bayram kartlarinda yazildigi gibi:
Bayraminiz Kutlu Olsun

Tuesday, November 01, 2005

YENI LINKLER

YENI LINKLER

Bloguma 3 tane yeni link ekledim. Koyubeyaz yazilarini cok begendigim bir arkadasim, anlatimi cok guzel, yazdiklarini okudukca kendi adima blog hazirlama egilimlerim artti, kendisine buradan tesekkur ediyorum. Digeri pirik, takip ettigim ve hikaye tarzi anlatimlarini begendigim bir arkadas. Ucuncu ve son linkim uyesi oldugum grubum icin acitigim bir blog, adi Guzel Bebekler , katilali 1 sene oldu ve acisiyla tatlisiyla cok guzel seyler paylastik, istedim ki grupta ki tum arkadaslarim gonlunden gecenleri yazabilsinler. Simsicak dostluklari ve sonu gelmez sorularima sabşrla cevap verdikleri icin tesekkur ediyorum. Sizleri cok seviyorum. Sanal ortamda baslayan arkadasligimiz buyuyup guzel dostluklara donustu umarim omur boyu devam eder.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails